Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 60
» Son Üye: Eren
» Toplam Konular: 2,852
» Toplam Yorumlar: 3,307

Detaylı İstatistikler

Son Yorumlar
Ekrem İmamoğlu aslında ki...
Forum: Sosyal Medya
Son Yorum: eniyisi
06-09-2022, 05:03 AM
» Yorumlar: 1
» Okunma: 478
Ahmet Aslan, Mehmet Akbaş...
Forum: İndir
Son Yorum: CanCana
10-04-2019, 09:03 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 358
Kutsal Evcimen & Tolga Sa...
Forum: Videolar
Son Yorum: CanCana
10-04-2019, 08:57 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 353
Bozkır’dan Yıldızlar Geçi...
Forum: İndir
Son Yorum: CanCana
06-23-2019, 11:12 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 419
Aleviler Kılıçdaroğlu'na ...
Forum: Beyin Fırtınası
Son Yorum: CanCana
06-23-2019, 11:08 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 435
Aslında Seçim Sonuçlarını...
Forum: Beyin Fırtınası
Son Yorum: CanCana
06-23-2019, 07:48 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 438
Kılıçdaroğlu doğru insanı...
Forum: Beyin Fırtınası
Son Yorum: CanCana
06-23-2019, 07:40 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 436
Ekrem İmamoğlu İstanbul s...
Forum: Manşet Haber
Son Yorum: CanCana
06-23-2019, 07:36 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 435
Trabzon'a Pontus diyen ve...
Forum: Sosyal Medya
Son Yorum: CanCana
06-08-2019, 12:47 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 431
Yasin Keleş & Neşet Ertaş...
Forum: İndir
Son Yorum: CanCana
06-07-2019, 07:28 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 448
Kabe benim ben insanım - ...
Forum: Video Klip
Son Yorum: CanCana
06-07-2019, 07:21 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 485
Bolu Belediye Başkanı Tan...
Forum: Sosyal Medya
Son Yorum: CanCana
06-07-2019, 07:18 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 459
Karadenizli Gençlerin Her...
Forum: Sosyal Medya
Son Yorum: CanCana
06-07-2019, 07:16 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 457
Recep Tayyip Erdoğan'ın t...
Forum: Sosyal Medya
Son Yorum: CanCana
06-07-2019, 07:13 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 460
Ekrem İmamoğlu'na şarkı
Forum: Sosyal Medya
Son Yorum: CanCana
06-07-2019, 07:12 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 454
Ben anlatıyorum sende anl...
Forum: Sosyal Medya
Son Yorum: CanCana
06-07-2019, 07:10 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 374
Bir şey bulamıyorlar Ekre...
Forum: Manşet Haber
Son Yorum: CanCana
06-07-2019, 06:59 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 395
Binali Yıldırım tekrar ed...
Forum: Manşet Haber
Son Yorum: CanCana
06-07-2019, 06:57 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 372
Erdal Erzincan'dan Ekrem ...
Forum: Video Klip
Son Yorum: Pervane
05-12-2019, 09:57 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 412
Gazeteci Ali Tarakçı: Cum...
Forum: Manşet Haber
Son Yorum: Pervane
05-12-2019, 09:56 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 666
Star yazarı: Başı ağrıdığ...
Forum: Manşet Haber
Son Yorum: Pervane
05-12-2019, 09:55 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 430
Dersim Katliamı ile ilgil...
Forum: Alevilik Tarihi
Son Yorum: Pervane
05-12-2019, 01:25 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 430
AA’ya karşı: İmamoğlu açı...
Forum: Manşet Haber
Son Yorum: Pervane
05-12-2019, 01:22 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 377
‘Alevilik başından sonuna...
Forum: Alevi Haber
Son Yorum: Pervane
05-12-2019, 01:21 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 394
ABF İnanç Kurulu: Alevi İ...
Forum: Alevi Haber
Son Yorum: Pervane
05-12-2019, 01:20 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 357
Sivas Katliamı’nın firari...
Forum: Alevi Haber
Son Yorum: Pervane
05-12-2019, 01:20 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 388
Ege - Mustafa Kemal'in As...
Forum: İndir
Son Yorum: Pervane
05-12-2019, 01:11 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 376
Aşık Veysel - Bana da Ban...
Forum: İndir
Son Yorum: Pervane
05-12-2019, 01:10 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 463
Ali Sizer - Çira (2019) F...
Forum: İndir
Son Yorum: Pervane
05-12-2019, 01:09 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 372
Fazıl Say & Plays Say - T...
Forum: İndir
Son Yorum: Pervane
05-12-2019, 01:08 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 322
Çeşitli Sanatçılar - Yol ...
Forum: İndir
Son Yorum: Pervane
05-12-2019, 01:00 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 353
#İZLE! Zer Filmi İndir
Forum: Alevi Sinema
Son Yorum: Pervane
05-12-2019, 12:44 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 351
23 Haziran'da İstanbul Bü...
Forum: Beyin Fırtınası
Son Yorum: CanCana
05-11-2019, 11:56 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 360
Vatandaşa cart curt yok
Forum: Beyin Fırtınası
Son Yorum: CanCana
05-11-2019, 11:53 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 336
Bahçeli AHaber mi izliyor...
Forum: Beyin Fırtınası
Son Yorum: CanCana
05-11-2019, 11:50 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 368
Ozan Ali Cemdalı – Sivas’...
Forum: İndir
Son Yorum: Pervane
05-10-2019, 10:54 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 362
Sevcan Orhan – İçimden Ge...
Forum: İndir
Son Yorum: Pervane
05-10-2019, 10:53 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 312
Dodan – Oğul (2019) Singl...
Forum: İndir
Son Yorum: Pervane
05-10-2019, 10:52 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 296
Muharrem Aslan – İklimsiz...
Forum: İndir
Son Yorum: Pervane
05-10-2019, 10:51 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 265
Ali Rıza Yüksel – Şu Beni...
Forum: İndir
Son Yorum: Pervane
05-10-2019, 10:51 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 249

 
  ‘Mescitsiz Okul Kalmasın’ projesinin dayatılması insanlık suçudur’
Yazar: Pervane - 12-17-2018, 02:16 PM - Forum: Manşet Haber - Yorum Yok

okulda_mescit.jpg&w=650&h=365

Halkların Demokratik Partisi İstanbul Milletvekili Zeynel Özen, Milli Eğitim Bakanı Selçuk’a tüm okullarda ön görülen “Mescitsiz Okul Kalmasın” projesini sordu. Özen, “Alevi çocukları gibi farklı inançlardaki öğrencilere ibadethanesi olmayan bir yerin dayatılması çok açık ve net insanlık suçudur” dedi.

Halkların Demokratik Partisi İstanbul Milletvekili Zeynel Özen, “Mescitsiz Okul Kalmasın” projesinin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylanmasını Bakan Ziya Selçuk’a sordu.

İnsan Vakfı’nın “Mescitsiz Okul Kalmasın” projesinin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylanıp sponsor olunduğunu belirten Özen, bu projeye göre tüm din derslerinin öğrencilere mescitte minder üzerinde verileceğini kaydetti.

Özen, verdiği soru önergesinde şunları dile getirdi:

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylanmasının ardından, tüm il valiliklerine bununla ilgili gerekli hazırlıkların yapılmasına dair talimat bildiren yazılar iletilmiştir. Hâlihazırda 15 okulda yapımları tamamlanan bu derslik hüviyetindeki mescitlerin ilk etapta 90 kadar okula yapılması, sonrasında ise tüm okullara yayılması öngörülmektedir.”

“TEK İNANÇ DAYATMASI TÜM BİRİMLERDE”

Bu projenin zorunlu olmasının insan hakkı ihlali olduğunun altını çizen Özen, salt bir inancın ibadethanesi altında farklı inançlardaki çocuklara verilmesi akıllara ciddi soru işaretleri yarattığını belirtti.

Alevilik gibi bir çok kadim inancın asimile edilmeye çalışıldığını kaydeden Zeynel Özen, tek bir inancın dayatması neredeyse tüm birimlerde hakim olunmaya çalışıldığını ve bunun da diğer farklı inançların geleceğini yok etmeye yönelik olduğunu belirtti.

Bu uygulamanın  “BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine” tamamen aykırı olduğunu vurgulayan Özen, “Bu nedenle “Mescitsiz Okul Kalmasın” projesiyle Alevi çocukları gibi farklı inançlardaki öğrencilere ibadethanesi olmayan bir yerin dayatılması çok açık ve net insanlık suçudur” dedi.

“BU PROJE DAYATMA MANTIĞINA SAHİP”

Bu kapsamda Zeynel Özen, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a şu soruları yöneltti:

Devletin resmi eğitim kurumlarında farklı inanışlardan olan öğrencilere başka bir inancın ibadethanesinin ve ibadet ritüellerinin dayatılmasının amacı ve nedenleri nelerdir?
Milli Eğitim Bakanlığı bu kararıyla sadece bir inanca imtiyaz tanıma ve diğer inançlardaki öğrencilere de dayatma mantığına sahip değilse, benzeri dini projeleri farklı inançların ibadethanesi için de tüm okullarda gerçekleştirmeyi düşünmekte midir?

Bu konuyu yazdır

  Mahkemeden tarihi karar: Munzur’daki tüm baraj ve HES projeleri iptal edildi
Yazar: Pervane - 12-17-2018, 02:16 PM - Forum: Manşet Haber - Yorum Yok

munzur-aciklama-projeler-3.jpg

Munzur Özgür Aksın Meclisi, Munzur Millî Parkı’nda planlanan tüm baraj ve HES Projeleri ile 2003 yılında işletmeye alınan Mercan HES Projesi’nin iptal edilmesine ilişkin basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Karar, dünyanın en nadide Millî Parkı durumundaki Munzur Vadisi Millî Parkı’na hayırlı olsun” denildi. 

Ankara 3. İdare Mahkemesi’nin Munzur Millî Parkı’nda planlanan tüm baraj ve HES Projeleri ile 2003 yılında işletmeye alınan Mercan HES Projesi’ni iptal etti.

Konuya ilişkin Munzur Özgür Aksın Meclisi, Ana Fatma Ziyaretgahı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya Munzur Özgür Aksın Meclisi Bileşenleri ve sanatçı Erdoğan Emir katılım gösterdi.

Meclis adına açıklamayı yapan Av. Barış Yıldırım, yıllardır devam eden dava süreci hakkında bilgi vererek, şöyle konuştu:

“Munzur Vadisi Millî Parkı sınırları içerisindeki tüm baraj ve HES Projeleri’ne izin veren Bakanlık kararının iptali amacıyla tarafımca 19/12/2011 tarihinde dava açılmıştı. Açılan davaya Munzur Suyu üzerinde inşası planlanan Konaktepe Barajı ve HES I ile Konaktepe HES II Projesini gerçekleştirmek isteyen Konaktepe Elektrik Üretim A.Ş. ile Mercan Suyu üzerinde 1985 yılında tamamen kaçak inşa edilen Mercan HES’i işleten Zorlu Doğal Elektrik Üretim A.Ş. davalı (Mülga) Orman ve Su İşleri Bakanlığı yanında müdahil olmuşlardı. Neticeten açtığımız dava 10/10/2013 tarihinde Ankara 3. İdare Mahkemesi’nce Üniversite raporları baz alınarak red edilmişti. Red kararının bozulması amacıyla yaptığımız temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay 10. Dairesi’nce 06/11/2014 tarihinde Ankara 3. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmişti. Bozma kararında tüm Projelerin birlikte Çevresel Etki Değerlendirilmesi sürecine tabi tutulması gerektiği belirtilmişti. Müteakiben, Danıştay 10. Dairesi’nin Kararı’nın kaldırılması maksadıyla davalı (Mülga) Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Konaktepe Elektrik Üretim A.Ş. ile Zorlu Doğal Elektrik Üretim A.Ş.’nin yaptığı Karar Düzeltme başvurusu Danıştay tarafından reddedilmişti. Davalı taraf ile HES şirketleri Munzur Vadisi Millî Parkı’ndaki tüm Baraj ve HES Projeleri’nin ÇED’den muaf bulunduğunu aksi halde ise tüm Projeler için tek ÇED süreci işletilemeyeceğini iddia etmekteydiler.”

ÜSTÜN KAMU YARARI İPTALİ 

Yıldırım, “Millî Parklar Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca Millî Park olarak ilan edilen sahalarda Baraj ve HES dahil tesis inşasının ön şartı Bakanlığın iznidir. Karar Millî Parklar ve Planlama Mevzuatı bakımından emsal niteliktedir. Zira, Millî Parklar Kanunu’nun 14. maddesi çerçevesinde bir Millî Parkta kamu yararı açısından tesis inşasına izin verilebilmesi için öncelikle Çevresel Etki Değerlendirmesi süreci işletilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, Munzur Vadisi Millî Parkı’na projelendirilmiş Baraj ve HES’lere izin verilebilmesi için ayrı ayrı proje bazında değil tüm projeler için toptan bir ÇED süreci işletilmesi gerekliliği belirtmektedir. Karar bu yönüyle ilk niteliktedir” diye konuştu.

Av. Barış Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Karar ile birlikte Munzur Vadisi Millî Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı da hükümsüz hale gelmiştir. Zira, Munzur Vadisi Millî Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı’nın Giriş Bölümü’nde Plan’ın Bakanlığın 18/04/2011 tarihli “Üstün Kamu Yararı” kararı gereğince oluşturulduğu belirtilmektedir.

Bu sebeplerle Munzur Vadisi Millî Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı’nda öngörülen tüm yapı ve faaliyetler hukuka aykırı hale gelmiştir. Belirtmek gerekir ki; karar halihazırda faaliyette bulunan Mercan HES Projesi için de bağlayıcıdır. Nitekim, Mercan HES’in faaliyetlerinin durdurulması maksadıyla 12/07/2013 tarihinde TBMM Dilekçe Komisyonu’na yaptığımız  başvuruya verilen yanıtta:

“Mercan HES ve Munzur Çayı üzerinde projelendirilen diğer baraj ve HES’lerin kamu yararı ve zorunluluklar yönüyle değerlendirilmesi maksadıyla beş ayrı bilimsel rapor ve bu raporların birlikte ele alındığı bir sentez raporu hazırlattırılmış ve akabinde de 18.04.2011 tarihinde (Mülga) Çevre ve Orman Bakanlığı Olur’u ile “Üstün Kamu Yararı” kararının alındığı, bu karar kapsamında Munzur Vadisi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme…Planın onaylanarak yürürlüğe girdiği, Uzun Devreli Gelişme Planı revizyonun dayanağı olan “Üstün Kamu Yararı” kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan davanın halen devam ettiği…” denilmek suretiyle açtığımız dava sonucu verilecek karara göre işlem tesis edilmesi gerektiği belirtilmişti. İş bu davada da “Üstün Kamu Yararı” kararı iptal edildiğinden derhal Mercan HES’in faaliyetleri durdurulmalıdır.

“KARAR, DÜNYANIN EN NADİDE DURUMUNDAKİ MUNZUR’A HAYIRLI OLSUN”

Karar, takriben %20’si endemik 1900’ü aşkın bitki çeşidine; Bern Sözleşmesi’ne göre koruma altında bulunan pek çok fauna türüne; güçlü bir yaban hayatı ekolojisine sahip bulunan ve Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alması lazım gelen ülkemizin ve hatta dünyanın en nadide Millî Parkı durumundaki Munzur Vadisi Millî Parkı’na hayırlı olsun…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinde ilk defa, “Üstün Kamu Yararı” kararı bir mahkemece iptal edilmiştir.”

<iframe width="630" height="379" src="https://www.youtube.com/embed/7Ym3_sL7e3g" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen></iframe>

Bu konuyu yazdır

  ‘Mahkeme kararları, Diyanet’in Aleviliğe müdahalesi anlamına gelir’
Yazar: Pervane - 12-17-2018, 02:14 PM - Forum: Alevi Haber - Yorum Yok

huseyin_Ozan.jpg

Cemevlerinin elektrik, su faturasının Diyanet İşleri Başkanlığı ödeneğinden karşılanması yönünde verilen mahkeme kararlarını değerlendiren Demokratik Alevi Derneği İzmir Şubesi Eş Başkanı Hüseyin Ozan, “Bu, Diyanet’in Sünni İslam’a müdahale edip araçsallaştırdığı gibi Aleviliğe de müdahale edip denetim altına alması araçsallaştırması anlamına gelmektedir” dedi.

Türkiye’de son yıllarda bir kaç cemevinin elektrik, su faturalarının devlet tarafından karşılanması konusunda açılan davalar sonuçlanmaya başlandı.

Geçtiğimiz günlerde Tarsus’ta Cem Vakfı Yenice şube ve Sıtkı Baba Cemevi yöneticilerinin, cemevlerinin elektrik faturasının devlet tarafından ödenmesi noktasında Tarsus Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı davanın sonucunda mahkeme cemevlerinin ibadethane sayılması ve elektrik faturasının Diyanet kaynağından ödenmesine karar vermişti.

Cemevine ait elektrik ve su faturalarının Diyanet tarafından ödenmesi yönünde çıkan karara, Aleviler cephesinden tepkiler gelmeye devam ediyor. Çünkü Aleviler yıllardır Diyanet İşleri’nin lav edilmesi için mücadele ediyor.

“DEVLET İNANÇLARA MÜDAHALE ETMEMELİ”

Mahkeme kararlarını değerlendiren Demokratik Alevi Derneği İzmir Şubesi Eş Başkanı Hüseyin Ozan, Devlet kurumunun inançlardan sonra ortaya çıktığını ve devletin inançlara müdahalesinin tarih boyunca sorun tarattığını vurguladı.

“Biz Demokratik Alevi Dernekleri olarak inançları hakikat arayışı olarak kabul ediyoruz” diyen Hüseyin Ozan, devletin inanç işlerine karışmaması gerektiğinin altını çizdi.

Devletin halkın bütçesinden inanç alanına tek kuruş aktarmaması gerektiğini savunan Hüseyin Ozan, o bütçenin halk için sağlık, eğitim, ulaşım gibi diğer kamu hizmetlerine harcanması gerektiğini belirtti.

“MAHKEME KARARLARI DEVLETİN ALEVİLERE MÜDAHALESİ ANLAMINA GELİR”

Mahkemelerin aldığı kararların bazı Alevileri heyecanlandırdığını kaydeden Ozan, “Bu durum, Diyanet’in Sünni İslam’a müdahale edip araçsallaştırdığı gibi Aleviliğe de müdahale edip denetim altına alması araçsallaştırması anlamına gelmektedir” dedi.

Alevlerin bu oyuna ortak olmamaları konusunda uyarıda bulunan Ozan, “Alevilik bir rıza yoludur. Aleviler bir rıza lokması verirler ve yerler. Toplumun sırtından bu hizmetin yürütülmesi buraya paranın aktarılması rızasız lokmaya tamah anlamına gelir. Rızasız lokmayı Aleviler kabul etmemelidir. Bu manadaki manipülasyonları red etmelidir” ifadelerini kullandı.

“DİYANET HALKIN BAŞINA MUSALLAT EDİLMEMELİ”

Her inancın kendi hakikatıyla var olması gerektiği üzerinde duran Ozan, Alevileri örnek göstererek, “Alevilik ve Aleviler buna iyi bir örnektir. Tarih boyunca devlet denen kuruma inançlarını bulaştırmamış, inançlarına müdahale etmesine razı olmamış bütün finansal konularında o hizmetin yürütülmesinde gönüllülük katılım esası üzerinden kendileri karşılamıştır” şeklinde konuştu.

DAD İzmir Şube Eş Başkanı Hüseyin Ozan, devlet kurumunun hiçbir şekilde inanç alanına müdahale etmemesi gerektiğini belirterek, “Diyanet diye bir kurumu da bu halkın başına musallat etmemeli” dedi.

<iframe width="630" height="379" src="https://www.youtube.com/embed/J2witiRXw1U" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen></iframe>

Bu konuyu yazdır

  Engellemelere rağmen Maraş’ta canlarımızı anacağız
Yazar: Pervane - 12-17-2018, 01:58 PM - Forum: Alevi Haber - Yorum Yok

IMG_1294-1440x1080.jpg

HBVAKV Adıyaman Şube Başkanı Nusret Tunç, Maraş Katliamı’nın 40’ncı yıl dönümü vesilesi ile PİRHA’ya konuştu. Tunç, “Alevi örgütleri olarak Maraş merkezde yeterince örgütlenemediğimiz için katliamda yaşamını yitiren canlarımızı anmamız sürekli engelleniyor. Her türlü engellemeye rağmen canlarımızı anmak için Maraş’ta olmalıyız” dedi.

Maraş Katliamı’nın üzerinden tam 40 yıl geçti ancak katliamın izleri hala dipdiri. 19 Aralık ile 26 Aralık 1978’de yaşanan katliamda, sadece bir hafta içerisinde resmi verilere göre 111 kişi, resmi olmayan beyanlara göre ise yüzlerce insan yaşamını yitirdi, yüzlerce insan yaralandı, 210 ev, 70 iş yeri tahrip edildi. Katliamın hedefinde ise Aleviler, Kürtler ve devrimciler vardı.

Maraş Katliamı’nın 40’ncı yıl dönümü vesilesiyle yapılan eylemle ve açıklamalarla Katliam’da yaşamını yitiren canlar anılıyor. Bu vesile ile Hacı Bektaşı Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Adıyaman Şube Başkanı Nusret Tunç, PİRHA’ya açıklamalarda bulunarak 22 Aralık Cumartesi günü Maraş’ta yapılacak anmaya katılım çağrısı yaptı.

“ALEVİLER OLARAK MARAŞ MERKEZDE YETERİNCE ÖRGÜTLENEMEDİK”

“Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı olarak, yapılan Maraş anmalarına her yıl Adıyaman’dan katılım sağlıyoruz. Maraş’ta çok ciddi bir katliam yaşanmıştır. Her hangi bir taşkınlık, olay çıkarmak için değil, sadece canlarımızı anmak için oraya gidiyoruz” ifadelerini kullanan Nusret Tunç şöyle konuştu:

“Aleviler zamanında yıllarca Maraş’ta örgütlenip bir cemevi kurma yoluna gitmediler. 2 Temmuz’da Sivas Madımak Katliamı’nda yaşamını yitiren canlarımızı anıyoruz. Ama Maraş’ta Valilik buna izin vermiyor, yasaklıyor. Kendi inancımıza göre canlarımızı anmak için yapacağımız anma programı engelleniyor. Burada kurumlar olarak bizim de biraz suçumuz var. Maraş merkezde çok ciddi bir Alevi nüfusu var. Elbistan, Nurhak, Pazarcık ve Narlı’da olduğu gibi Maraş merkezde de Alevi kurumları olarak yeterince örgütlenme yapabilseydik ve bunun mücadelesini verseydik Sivas’ta olduğu gibi Maraş’ta da kitlesel bir şekilde canlarımızı anabilirdik.Bunun özeleştirisini de vermemiz gerekiyor. Her şeye rağmen yapılan anma programına her yıl katılıyoruz bu yıl da katılacağız.”

“PİRLERİMİZ VE CANLARIMIZLA BİRLİKTE MARAŞ’TA OLACAĞIZ”

“Bu yıl Alevi kurumlarımız, genel merkez düzeyinde bir araya gelerek birlikte bir çok çalışma gerçekleştirdik, eğitim toplantıları yaptık ve çok verimli geçti” ifadelerini kullanan Tunç, “Bu yılki Maraş Katliamı protestosu programını da ortak gerçekleştirecekler. Genel merkez düzeyinde yapılan çalışmalarla gerekli kurumlara ve derneklere anmaya katılmaları için çağrısı yaptılar. Bizler de Adıyaman’da bulunan Alevi dernekleri ile birlikte pirlerimize ve canlarımıza çağrıda bulunarak kitlesel bir şekilde Maraş’ta olacağız ve canlarımızı anacağız” diye konuştu.

<iframe width="630" height="379" src="https://www.youtube.com/embed/lEYwyJfyI6k" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen></iframe>

Bu konuyu yazdır

  Maraş Katliamı’nda eşini öldürdüler: Nefret duyuyorum
Yazar: Pervane - 12-17-2018, 01:51 PM - Forum: Alevi Haber - Yorum Yok

<iframe width="630" height="379" src="https://www.youtube.com/embed/KqkZ9M4Mhm8" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen></iframe>

Maraş Katliamı’nın üzerinden 40 yıl geçti ama yarası dün gibi kanıyor. Katliamın ardından binlerce Alevi yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kaldı. Yakınlarını kaybedenlerin yaşamı da ona göre şekillendi. Katliamın yaşandığı yıl 26 yaşında olan ve en büyüğü 6 yaşında üç çocuğu ile birlikte günlerce aç susuz ölümü bekleyen Elif Bozkurt da katliamı ve ardından yaşadığı trajediyi anlattı. Bu katliamda eşi Mithat Bozkurt’u kaybeden Elif Bozkurt, “Hala yeniden yeniden o anları yaşıyorum” diyor.  
Maraş’ta 19-26 Aralık 1978’de Alevi oldukları için 111 kişinin katledilmesi, 100’ün üzerinde kişinin yaralanmasının yanı sıra 200’ün üzerinde ev ve 70’e yakın işyerinin yakılıp tahrip edilmesinin üzerinden 40 yıl geçti. Her tanığın gözünde başka bir vahşet boyutunun gözler önüne serildiği katliamın izleri ise her yaşayan için 40 yıldır farklı biçimlerde devam ediyor.

Olayların yaşandığı sırada 26 yaşında olan ve eşi Mithat Bozkurt’u kaybeden Maraş Afşinli Elif Bozkurt da onlardan biri.

Servis şoförü olan eşi Mithat Bozkurt olaylardan 5 gün önce yolcuları bırakmak üzere Kaşanlı köyüne gidiyor. Olayların çığırından çıktığı günlerde Maraş’a dönen Bozkurt’a, ‘Gitme Maraş yanıyor’ demelerine rağmen çocukları ve eşinin yanına gitmek için aracını yolcular ile birlikte yol kenarında bırakıyor. Yolda denk geldiği arabalarla Maraş’ın içine giren Bozkurt, mahallenin yağmalandığını, dükkanların yandığını görüp geri dönüyor. Maraş’ın dışında petrole vardığında bir grup ‘Gelin bunu vuralım’ diyerek Bozkurt’u burada sopalar ve taşlar ile ölesiye dövüyorlar.

“ARABAYLA EZELİM’, ‘ÖLDÜRELİM” 

Elif Bozkurt bundan sonrasını şu sözlerle anlatıyor:

“Sonra bakıyorlar ki can vermiyor, kırmayla sıkıyorlar. Kırmayla sıktıktan sonra bırakıp gidiyorlar. Saat kaçta kendine geliyorsa geçen arabalara el kaldırıyor giden gelen arabalar bunu almıyor. Çevre köylüler meraklanıyor, bazıları Maraş’a geliyor. Gavur Hacı geliyor bakıyor ki yolun kenarında bir yaralı var. Diyor ‘Biz bu yaralıyı kaldıralım, getirelim.’ Geliyorlar kimi diyor ‘Arabayla ezelim’ kimi diyor ‘Öldürelim’. Orada bir bıyıklı adam varmış, o bıyıklı adam sırtına almış, arabaya bindirip hastaneye getirmiş. Biz kışladaydık, haberimiz yoktu. Eşimi Adana’ya götürüyorlar. Gittim kocamı gördüm. Millet çoktu, görüş yasağı vardı. Benden sonra saat 8 gibi vefat etmiş.”

Eşini kaybettiğini ise sonrasında öğrenen Elif Bozkurt’un çekmediği acı kalmamış. Bozkurt, eşinin olmadığı 5 gün boyunca evi yağmalandı, günlerce kışlada binlerce kişi ile birlikte aç susuz kaldıktan sonra götürüldükleri okulda yardım bekledi.

“Bir Cuma akşamıydı” diye başlıyor felaketin geldiği o günleri. Hacı Çolak’ın cenazesini almak için herkesin hastaneye akın ettiği o gün evden gidenlerin gelmemesi üzerine bir şeylerin ters gittiğini anlıyor.

YAĞMALANAN EVLER, YAKILAN DÜKKANLAR…

Bozkurt o güne ilişkin izlenimlerini şöyle anlatıyor:

“Dediler ki ‘bütün milleti silahla vurdular, ölü çok. Cenazeleri bize kaldırtmadılar. Bizi camiye sokmadılar’ Tekrar geri dönüş yaptılar. Sabah oldu biz kalktık kahvaltı etmeden dışarı çıktık, saat 9’du. Bizim etrafımızı sardılar. Serintepe’nin insanları çok katliam yaptı. Biz evdeyken yüksekten silah sıkıp bir çocuğu yaraladılar askerlerin karşısında. Askeriye, devlet, belediye başkanı onlar MHP’lileri kışkırtıp üstümüze saldırttılar. Askerlerin karşısında vatandaş vurulur mu? Asker ne içindir? Bakıyorum Gavur Ahmet vardı, komünist Ahmet derlerdi, evleri bizden uzaktı. Batıpark’taydı evleri. Onların evlerini yaktılar. Taşkesen vardı avukattı. Onun fırınına gitmişler, orada yakmışlar. Önce orada başladı yanma, ondan sonra Serintepe’de. Biz fakirdik zengin değildik ki. Biz oraya geçimimiz için gitmiştik. Çamlardan kozalak yapraklarını getirmişlerdi kapının önüne, onlarla ekmek yapıyorlardı. Önce onları yaktılar, sonra bir motosiklet yaktılar. Ondan sonra evleri yaktılar. Bazı komşular milleti evine götürüyormuş, arkadan evlerini yağmalıyormuş. ‘Biz arkadan camlardan bakıyoruz ki evimiz, eşyamız geliyor, yağma ediliyor. Kaliteli malları gücü yettiği kadar götürüyorlardı, öbürleri de yakıyorlardı.”

“Katliamın olduğu sabah annemdeydim” diyen Bozkurt sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Serintepe’deydi benim evim, oradan annemlere Yörükselim’e geçtim. Yol kenarında bizim köyler vardı. Onların evlerini yaktılar. Annemle bacım oraya giderken ben çocuklarla annemlerde yalnız kaldım. Annemlerin evin üstü çamlıktı, baktım ki beni öldürecekler, oradan kaynıma geçtim. Kimi hayvanların içine girmiş, kimi bodrumlara. Ondan sonra kışlaya gittik.”

KIŞLADA DOĞUM YAPAN KADINLAR, AĞZI SÜT KOKAN BEBELER

Bozkurt en büyüğü 6 yaşında üç çocuğu ile birlikte kışlada 5 gün boyunca binlerce insanla birlikte aç susuz kaldığı o günleri ise şöyle özetliyor:

“Çocuklar yaralı, anneleri ölmüş, kimse yok. Çocukların üstü daha kan. Getiriyorlar ‘Emzir’ diye. Süt yok. Açım 4 gündür. Yine göğsüme koydum emzirdim öyle birkaç çocuğu. Hiç olmazsa bir damla girse çocuk yaşar. Onlardan birisi şimdi öğretmen oldu. 3 yaşında bir kız geldi. Fakat babaanne, anneanne diye ağlıyordu. Ailesinin hepsini katletmişlerdi. Kışlada 5 bin, 10 bin kişi var. Doğum yapan bile var. Bağırıyorlar ‘hemşire olan var mı, ebe olan var mı?’ sesi geliyor. ‘Bir bacımız doğum yapacak.’ Doğum yapacak bez yok ki içine koysun. Almanya’dan gelenler vardı yılbaşını kutlamak için. Onlara dedim ki ‘Şu paketleri açın, valizlerinizi kumaş verin.’ Elden ele elden ele kumaşları onlara gönderdik. Evde doğum yapıp çocuğunu bırakıp gelenler vardı.”

Bozkurnt, 5 günün ardından okula getirildiklerini ve burada yaralıların muayene edildiğini belirtiyor. Bozkurt yaşadıklarını anlatırken, “Böyle acılı bir şey olunca insan unutuyor, üzülüyor, konuşamıyor. Bir anlık her şeyi unutabiliyor” diyor.

KANLI YORGANLA İKİ YIL

Katliamın ardından yaşadıkları bir anlamda hayatını şekillendiriyor Bozkurt’un. Katliamın ardından Maraş’tan kaçanların evlerine yerleştirilen Bozkurt, “Açlığımız sürüyordu. Yatağımız yoktu. Bir kadın var Elif Dinler adında. Geldi bir döşeği var, döşeğin her tarafı kan. Baktı ki biz yorgansızız, o döşekleri üstümüze örtüyorduk çocuklarla. Bir döşeği üstümüze örtüyorduk, birini altımıza alıyorduk. Dedi ‘Ver sana bir yorgan yapayım.’ Kılıf aldım. Bana bir yorgan yaptı. Çocuklarla iki sene o pamuk yorganın altındaydık” diyor.

KATLİAMIN ARDINDAN GELEN YOKSULLUK

Ardından köyü Kaşanlı’ya kayınlarının yanına giden Bozkurt ailesinin sefalet peşini bırakmıyor:

“Kaşanlı’da yaşlılar bana bir odayı verdiler. Hem mutfağımdı, hem yatak odamdı her şeyimdi. Bir şey yoktu. Biz bir odada yaşadık. Bir sene oturdum orada. Hem tarlalarda çalışıyordum hem de bizim köylüler bana yardım ediyorlardı, İstanbul’a gelip Tahtakale’den eşya alıyorlardı. Onları köye götürüp satıyordum. İstanbul’a gelirken çocukların her birini bir eve veriyordum. Ancak 6 günde dönerdim. Gece saat 4’te 5’te Göztepe’de ineceğim. Arabaları bilmiyorum. Korkuyordum taksi tutmaya. Mustafa Kemal Mahallesi de hep gecekondu, ışıkları yok. Korkuyordum taksiye binmeye beni bir yere götürürler, başıma bir iş gelir diye. Kışın köy arabalarına yetişemiyordum.”

10 sene boyunca yaşadığı bu yoksulluğun ardından çocuklarını da alıp İstanbul’a gelen Bozkurt şimdi Maltepe’deki yaşıyor. Bozkurt, her Maraş Katliamı’nın yıldönümü geldiğinde ne hissediğini sorduğumuzda, ‘Nefret’ diye tanımlıyor. 65 yaşındaki Bozkurt,  “Yaşlandıkça yeniden yeniden o anları yaşıyorum” diyor.

“HAKKIMI ONLARA HELAL ETMİYORUM”

Bozkurt yaşadığı zulme ilişkin öfkesini şu sözlerle dile getiriyor:

“Demek ki o zamanlar biraz gençlik vardı ama şimdi yaşlandıkça dayanamıyoruz. Zaten kocamın katilleri de belli. Hakkımı onlara helal etmiyorum. Benimki olsa benim çocuklarımın ki olmaz. Neler yaşadım, neler gördüm. Benim okuma yazmam olsaydı bir dile dökseydim var ya roman gibi kaç kitap çıkardı. Her gün yaşıyorum. Onlara beddua ediyorum. Hala yaşıyorum katliamı. Neden benim çocuklarım okumasın, neden yanımda olmasın? İmkanım var mıydı ki okutayım çocukları. Herkes çocuklarını okutmak ister. Herkes çocuklarını rahat yaşatmak ister. Benimkiler ne yoksulluk, ne sıkıntılar yaşadılar. Çocuklar büyüdü kız 11 yaşına geldi dedi ki ‘Biz korkmuyoruz evde yatarız.’ Komşulara teslim ediyordum yan gelip yatmıyorlardı. Kız diyor ‘Biz korkuyorduk başımızı yorganın altına koyuyorduk. Boğuluyorduk korkudan.’ Tarlaya giderdim, çay yapardım yemek yapardım çocuklara. Gelirdim ki ekmeği boş yemişler. Yemek duruyor. Bu sefer orada rahat edemiyordum. Diyordum ‘O bezi çekerken çayı mı üstlerine döktüler.’ Bunlar çektiğimiz şeyler yani. Çok çektik. Neler gördük, neler yaşadık. Bunlara ne zararımız oldu? Biz Aleviysek bunlara ne? Kendileri Müslümandırlar da ne yaptılar. Bak katliam yaptı, haramı yediler, evleri yağmaladılar. Bize de söylesinler desinler ki ‘bir haram yediler’. Biz yoksulluğumuzdan oradaydık, olmasaydık köyümüzde yaşardık.”

16 SENE MARAŞ KAN KOKUYORDU

40 yıl geçen Maraş Katliamı’nın ardından pek bir şeyin değişmediğini düşünen Bozkurt, “Maraş bir daha böyle bir katliamı yaşayamaz. Maraş üzülüyor, Maraş ismi lekelendi. 16 sene Maraş kan kokuyordu. Ne esnafın işi oldu, ne bir şeyleri oldu.”

elif_bozkurt_maras_tanigi-10.jpg

elif_bozkurt_maras_tanigi-9.jpg

elif_bozkurt_maras_tanigi-8.jpg

Bu konuyu yazdır


Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping