05-12-2019, 01:21 PM
İzmir Alevi Kültür Derneği Yamanlar Cemevi’nde “Alevilikte yol ve erkan” başlığıyla düzenlenen panelde konuşan Mehmet Turan Dede, Alevilikte tek amacın insanı kamile ulaşmak olduğunu vurguladı.
İzmir Alevi Kültür Derneği Yamanlar Cemevi, “Alevilikte Yol ve Ekran” paneli düzenledi. Yamanlar Cemevi konferans salonunda gerçekleşen panele Mehmet Turan Dede ve sanatçı Gani Pekşen panelist olarak katıldı. Ayrıca panele, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV), Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) temsilcileri, ocakzade dede, pirleri yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı.
Açılış konuşmasını yapan İzmir Alevi Kültür Derneği Yamanlar Cemevi Başkanı Mehmet Bozkurt, Alevilerin hakka yürüme erkanlarının dışarıdan gelişen baskılarla özünden kopuk olarak yürütüldüğünü belirterek, “Bizim de üstesinden gelemediğimiz inançsal sorunlarımız vardı. Bunların başında hakka yürüme erkanı geliyordu. Bundan bir türlü sıyrılamadık. Saldırılar yaşadık. Ama tüm bunları bir kenara bırakıp özümüz ile buluşmalıyız” diye konuştu.
“TEK AMAÇ İNSANI KAMİLE ULAŞMAKTIR”
“Alevi felsefesi aşıkların sözünün içinde gizlidir” diyen Mehmet Turan Dede, Alevilikte tek amacın insanı kamil olmaya çalışmanın olduğunu vurguladı. Dede Turan, “Aşıkların sözü bizim için kelamın özüdür. Ne güzel çaldı, söyledi demeden ne söylediğini içselleştirebilir isek bu yolun gerçekleri ile çok daha yakından buluşuruz. Alevilik başından sonuna kadar ikrarlı, sırlı öğretidir. Hak ve hakikatin çözülmesi elbette kolay değildir ama çözülmeye çalışılması mümkündür. Himmet bekleyerek, şefaat isteyerek yada cennete gitmek gibi bir amaç vardır diye bekliyorsak yanılırız. Tek bir amaç vardır, o da insanı kamil olmak. İnsan kendinde olan sırları anlamaya çalışır. Anladıkça dolar, doldukça daha çok ihtiyaç duyar. Bu yolun temeldeki ibadeti öğrenmektir. Alevilikte tanrı hakkın, hak da evrenin kendisidir. İnsanda evrenin küçültülmüş maketidir. Yaşam içerisinde bütün varlıkların bir yerden yaratılmış olması adına bir anlayış yoktur. Bütün alemin varlığı içerisinde bir mevcut vardır ve o da evrenin tam kendisidir” diye konuştu.
“GÖZ VE KULAK ÖNÜNDEKİ DUVARLARI YIKIN”
“Sırrı hakikate geçmeden hala çoğumuzun ayağı şeriat kapısından çıkmış değil. Daha tarikat kapısına ayak basmış değiliz” diye konuşan Dede Turan, inançtaki gıdayı alabilmek için göz ve kulak önündeki duvarları yıkmaya gerek olduğunu hatırlatarak bununla yüzleşilmesi çağrısında bulundu. Dede Turan şöyle devam etti:
“Sırrı hakikat hak ile hak olmaktır. Gönülden gönüle yol var fakat o yolu kurabilmek önemli. O yola tarikat kapısından ulaşılıyor. Kötülüklerden arınmak, nefsine sahip olabilmek ve kendisini olgunlaştırabilmeye çalışmak dediğimiz insanı kamil olmanın ilk adımıdır. Hakkı, özü bulmak kolay mı? İnsanın kendinde olanı bulması çok kolay. Ama kendisinde var olanı bilmediği için, hakkı başka yerde aradığı için bulmak zor oluyor. Gıda alabilmek için gözün önündeki perdeyi, kulağın önündeki duvarı yıkmamız lazım. Bu duvar başkalarının bizim inancımızın önüne ördüğü duvardır. Aleviliği yamalı bohçaya benzetmek Aleviliği küçültür. Alevilik, diğerlerinin güzelliklerine güzellik vermiş olan deryanın adıdır.”
“ALEVİLERDE SECDE VAR MIDIR?”
Hak ve hakikate giden yolun kendini eğitmekten, nefsini ve düşünceni eğitmekten geçtiğinin altını çizen Dede Turan, inançtaki manevi hazzı alabilmek için önce maddi alemdeki şeylerden kurtulmanın gerekliliğine dikkat çekti. Cem ibadetlerinde secde etmenin geliştiğini ifade eden Dede Turan, “Pek çok cem ibadetinde secde yapıyoruz. Peki bizde var mı? Bizde niyaz var. İnsanın bağışla demesi için hata yapması gerekir. Peki Alevilikte insanın hata yapma lüksü var mıdır? Eline sahip olacaksın koymadığını almayacaksın. Diline sahip olacaksın kötü söz, yalan söylemeyeceksin. Beline sahip olacaksın o senin bedenindir. Eşine sahip çıkacaksın o senin yaşam arkadaşındır. İşin ekmek teknendir. Aşına sahip çıkacaksın, har vurup harman savurmayacaksın” dedi.
“HAKKA YÜRÜME ERKANI CENAZE NAMAZI GİBİ YÜRÜTÜLÜYOR”
“Aleviler olarak hiçbir zaman cennete gitmek, cehennem azabında yanmamak için ibadet etmiyoruz. Çünkü bizde cennet cehennem yok. Çünkü ölmek yok” diye ifade eden Dede Turan, yapılmaya çalışan hakka yürüme erkanlarına karşı çıkılmaya çalışıldığının altını çizdi. Cemevlerinin Alevilerin toplumsal özüne, yaşam biçimine eğitim vermesi ve hakka yürüme erkanı yürütmesi gerektiğine dikkat çeken Dede Turan şunları vurguladı:
“Her şey bir vardan var oldu ve olmaya devam edecek. Zaman içinde bulunduğu ortama göre şekil değiştirir. Biz buna kalıp değiştirme diyoruz. Cemlerimizi bağışlama, affettirme ortamlarına dönüştürdüğümüz sürece o cemler gelene hiçbir şey vermez. Orada insanlara bir şeyler aktararak, gönlünü bilgi ile doyurarak, hoş ederek o meydanın muhabbetini yürütmektir. Ölmek yok olmak anlamına gelir. Hiçbir şey durduğu yerde yok olmaz. Biçimler alır ve yoldaki anlamı devre eylemektir. Bu tekrar dönüşümdür. 4 ana unsur vardır; toprak, hava, ateş ve su. Yani bunların don değiştirmiş haliyiz hepimiz. İleride hakka yürüdüğümüzde de o 4 ana unsura dağılacağız. Biz yeni adet getirmiyoruz. Biz de var olanın ortaya çıkmasına delil olmak istiyoruz. Hakka yürüme erkanı hala cenaze namazı olarak yerine getiriliyor. Bu yola uygun erkanımızın ve düsturumuzun olduğunu unutmuşuz. Şimdi ise yapılan hakka yürüme erkanlarına ‘böyle olmaz, cenaze namazı neden kılınmıyor’ diye karşı çıkılıyor. Biz kendimiz olmak zorundayız.”
“HAKKA YÜRÜME ERKANLARINI YOLA GÖRE UYGULAYALIM”
“Hakka yürüme erkanları yaparken, baskın inancın etkisi ile kendi inancımızı unuttuk ve çoğu yerde hakka yürüyen canlarımızı başka ibadethanelere götürdük” diyen Dede Turan, bu inancın günümüze gelene kadar zor süreçlerden geçtiğini söyledi. Hakka yürüme erkanlarının Aleviliğin yol ve gereklerini göre yürütülmesi çağrısında bulunan Dede Turan, “‘Cemevleri ibadethanemizdir’ diyoruz. Burada bütün güzellikleri paylaşıyoruz. İbadet yeri olarak kendimizi cemevlerine sıkıştırmayalım. Köylerimizde büyük evlerde, damlarda ışık sızmasın diye camlara minderlerin sıkıştırıldığı, korkulduğu cemlerden bahsediyoruz. Köşe başlarına, yol başlarına damlara gözcülerin dikildiği, genel asayişin sağlandığı cemlerden bahsediyoruz. Alevice hizmet, muhabbet eyledik. Hakka yürüme erkanları yaparken, baskın inancın etkisi ile kendi inancımızı unuttuk ve çoğu yerde hakka yürüyen canlarımızı başka ibadethanelere götürdük. Bir hareketlenmeden sonra artık canlarımızın hakka yürüme erkanlarını yolun gereğine göre uygulayalım. Arındırmayı zaten ölmeden önce dediğimiz ibadetlerimizde yapıyoruz. Yolumuza sahip çıkma ikrarı veriyorduk. Özümüzü dara çekip görgüden geçiyorduk. Görgüden önce yaptığımız bu hizmete ölmeden evveli ölme derdik” diye konuştu.
Dede Turan sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Baskın inançların bizim üzerimizdeki hegomanyasını atamadıkça öz olamayacağız. Haktan, hakikatten yana olan Aleviliğin onlar için zarar teşkil ettiğini biliyorlar. Alevilik insandan, emekten, mazlumdan ve halkların kardeşliğinden yana. Bunu görenler Aleviliği kendi içerisinde başka yere götürmeye çalışıyorlar. Ya siz Sünnileştirin, ya da biz Şiileştirelim söylemi var. Bu karşı karşıya kaldığımız büyük bir tehlike. Bunlara karşı ilimden gidilmeyen yolun karanlıktır.”
Panel sanatçı Gani Pekşen’in hak nefesleri okumasının ardından soru-cevap ile son buldu.
İzmir Alevi Kültür Derneği Yamanlar Cemevi, “Alevilikte Yol ve Ekran” paneli düzenledi. Yamanlar Cemevi konferans salonunda gerçekleşen panele Mehmet Turan Dede ve sanatçı Gani Pekşen panelist olarak katıldı. Ayrıca panele, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV), Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) temsilcileri, ocakzade dede, pirleri yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı.
Açılış konuşmasını yapan İzmir Alevi Kültür Derneği Yamanlar Cemevi Başkanı Mehmet Bozkurt, Alevilerin hakka yürüme erkanlarının dışarıdan gelişen baskılarla özünden kopuk olarak yürütüldüğünü belirterek, “Bizim de üstesinden gelemediğimiz inançsal sorunlarımız vardı. Bunların başında hakka yürüme erkanı geliyordu. Bundan bir türlü sıyrılamadık. Saldırılar yaşadık. Ama tüm bunları bir kenara bırakıp özümüz ile buluşmalıyız” diye konuştu.
“TEK AMAÇ İNSANI KAMİLE ULAŞMAKTIR”
“Alevi felsefesi aşıkların sözünün içinde gizlidir” diyen Mehmet Turan Dede, Alevilikte tek amacın insanı kamil olmaya çalışmanın olduğunu vurguladı. Dede Turan, “Aşıkların sözü bizim için kelamın özüdür. Ne güzel çaldı, söyledi demeden ne söylediğini içselleştirebilir isek bu yolun gerçekleri ile çok daha yakından buluşuruz. Alevilik başından sonuna kadar ikrarlı, sırlı öğretidir. Hak ve hakikatin çözülmesi elbette kolay değildir ama çözülmeye çalışılması mümkündür. Himmet bekleyerek, şefaat isteyerek yada cennete gitmek gibi bir amaç vardır diye bekliyorsak yanılırız. Tek bir amaç vardır, o da insanı kamil olmak. İnsan kendinde olan sırları anlamaya çalışır. Anladıkça dolar, doldukça daha çok ihtiyaç duyar. Bu yolun temeldeki ibadeti öğrenmektir. Alevilikte tanrı hakkın, hak da evrenin kendisidir. İnsanda evrenin küçültülmüş maketidir. Yaşam içerisinde bütün varlıkların bir yerden yaratılmış olması adına bir anlayış yoktur. Bütün alemin varlığı içerisinde bir mevcut vardır ve o da evrenin tam kendisidir” diye konuştu.
“GÖZ VE KULAK ÖNÜNDEKİ DUVARLARI YIKIN”
“Sırrı hakikate geçmeden hala çoğumuzun ayağı şeriat kapısından çıkmış değil. Daha tarikat kapısına ayak basmış değiliz” diye konuşan Dede Turan, inançtaki gıdayı alabilmek için göz ve kulak önündeki duvarları yıkmaya gerek olduğunu hatırlatarak bununla yüzleşilmesi çağrısında bulundu. Dede Turan şöyle devam etti:
“Sırrı hakikat hak ile hak olmaktır. Gönülden gönüle yol var fakat o yolu kurabilmek önemli. O yola tarikat kapısından ulaşılıyor. Kötülüklerden arınmak, nefsine sahip olabilmek ve kendisini olgunlaştırabilmeye çalışmak dediğimiz insanı kamil olmanın ilk adımıdır. Hakkı, özü bulmak kolay mı? İnsanın kendinde olanı bulması çok kolay. Ama kendisinde var olanı bilmediği için, hakkı başka yerde aradığı için bulmak zor oluyor. Gıda alabilmek için gözün önündeki perdeyi, kulağın önündeki duvarı yıkmamız lazım. Bu duvar başkalarının bizim inancımızın önüne ördüğü duvardır. Aleviliği yamalı bohçaya benzetmek Aleviliği küçültür. Alevilik, diğerlerinin güzelliklerine güzellik vermiş olan deryanın adıdır.”
“ALEVİLERDE SECDE VAR MIDIR?”
Hak ve hakikate giden yolun kendini eğitmekten, nefsini ve düşünceni eğitmekten geçtiğinin altını çizen Dede Turan, inançtaki manevi hazzı alabilmek için önce maddi alemdeki şeylerden kurtulmanın gerekliliğine dikkat çekti. Cem ibadetlerinde secde etmenin geliştiğini ifade eden Dede Turan, “Pek çok cem ibadetinde secde yapıyoruz. Peki bizde var mı? Bizde niyaz var. İnsanın bağışla demesi için hata yapması gerekir. Peki Alevilikte insanın hata yapma lüksü var mıdır? Eline sahip olacaksın koymadığını almayacaksın. Diline sahip olacaksın kötü söz, yalan söylemeyeceksin. Beline sahip olacaksın o senin bedenindir. Eşine sahip çıkacaksın o senin yaşam arkadaşındır. İşin ekmek teknendir. Aşına sahip çıkacaksın, har vurup harman savurmayacaksın” dedi.
“HAKKA YÜRÜME ERKANI CENAZE NAMAZI GİBİ YÜRÜTÜLÜYOR”
“Aleviler olarak hiçbir zaman cennete gitmek, cehennem azabında yanmamak için ibadet etmiyoruz. Çünkü bizde cennet cehennem yok. Çünkü ölmek yok” diye ifade eden Dede Turan, yapılmaya çalışan hakka yürüme erkanlarına karşı çıkılmaya çalışıldığının altını çizdi. Cemevlerinin Alevilerin toplumsal özüne, yaşam biçimine eğitim vermesi ve hakka yürüme erkanı yürütmesi gerektiğine dikkat çeken Dede Turan şunları vurguladı:
“Her şey bir vardan var oldu ve olmaya devam edecek. Zaman içinde bulunduğu ortama göre şekil değiştirir. Biz buna kalıp değiştirme diyoruz. Cemlerimizi bağışlama, affettirme ortamlarına dönüştürdüğümüz sürece o cemler gelene hiçbir şey vermez. Orada insanlara bir şeyler aktararak, gönlünü bilgi ile doyurarak, hoş ederek o meydanın muhabbetini yürütmektir. Ölmek yok olmak anlamına gelir. Hiçbir şey durduğu yerde yok olmaz. Biçimler alır ve yoldaki anlamı devre eylemektir. Bu tekrar dönüşümdür. 4 ana unsur vardır; toprak, hava, ateş ve su. Yani bunların don değiştirmiş haliyiz hepimiz. İleride hakka yürüdüğümüzde de o 4 ana unsura dağılacağız. Biz yeni adet getirmiyoruz. Biz de var olanın ortaya çıkmasına delil olmak istiyoruz. Hakka yürüme erkanı hala cenaze namazı olarak yerine getiriliyor. Bu yola uygun erkanımızın ve düsturumuzun olduğunu unutmuşuz. Şimdi ise yapılan hakka yürüme erkanlarına ‘böyle olmaz, cenaze namazı neden kılınmıyor’ diye karşı çıkılıyor. Biz kendimiz olmak zorundayız.”
“HAKKA YÜRÜME ERKANLARINI YOLA GÖRE UYGULAYALIM”
“Hakka yürüme erkanları yaparken, baskın inancın etkisi ile kendi inancımızı unuttuk ve çoğu yerde hakka yürüyen canlarımızı başka ibadethanelere götürdük” diyen Dede Turan, bu inancın günümüze gelene kadar zor süreçlerden geçtiğini söyledi. Hakka yürüme erkanlarının Aleviliğin yol ve gereklerini göre yürütülmesi çağrısında bulunan Dede Turan, “‘Cemevleri ibadethanemizdir’ diyoruz. Burada bütün güzellikleri paylaşıyoruz. İbadet yeri olarak kendimizi cemevlerine sıkıştırmayalım. Köylerimizde büyük evlerde, damlarda ışık sızmasın diye camlara minderlerin sıkıştırıldığı, korkulduğu cemlerden bahsediyoruz. Köşe başlarına, yol başlarına damlara gözcülerin dikildiği, genel asayişin sağlandığı cemlerden bahsediyoruz. Alevice hizmet, muhabbet eyledik. Hakka yürüme erkanları yaparken, baskın inancın etkisi ile kendi inancımızı unuttuk ve çoğu yerde hakka yürüyen canlarımızı başka ibadethanelere götürdük. Bir hareketlenmeden sonra artık canlarımızın hakka yürüme erkanlarını yolun gereğine göre uygulayalım. Arındırmayı zaten ölmeden önce dediğimiz ibadetlerimizde yapıyoruz. Yolumuza sahip çıkma ikrarı veriyorduk. Özümüzü dara çekip görgüden geçiyorduk. Görgüden önce yaptığımız bu hizmete ölmeden evveli ölme derdik” diye konuştu.
Dede Turan sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Baskın inançların bizim üzerimizdeki hegomanyasını atamadıkça öz olamayacağız. Haktan, hakikatten yana olan Aleviliğin onlar için zarar teşkil ettiğini biliyorlar. Alevilik insandan, emekten, mazlumdan ve halkların kardeşliğinden yana. Bunu görenler Aleviliği kendi içerisinde başka yere götürmeye çalışıyorlar. Ya siz Sünnileştirin, ya da biz Şiileştirelim söylemi var. Bu karşı karşıya kaldığımız büyük bir tehlike. Bunlara karşı ilimden gidilmeyen yolun karanlıktır.”
Panel sanatçı Gani Pekşen’in hak nefesleri okumasının ardından soru-cevap ile son buldu.
______
Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..