http://opizo.com/11gC1C

Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfı Kurucu Genel Başkanı Alparslan Kuytul'un da bulunduğu 2'si tutuklu 45 sanığın yargılanmasına devam edildi. Sanıklar suçlamaları reddederken Kuytul ve vakıf başkanı Ali Alagöz'ün tutukluluk halinin devamına karar verildi. 




Adana’da Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfına yönelik soruşturma kapsamında, haklarında 5 ayrı suçtan 21 yıla kadar hapis cezası istenen, vakfın kurucu genel başkanı Alparslan Kuytul’un da aralarında yer aldığı 2’si tutuklu 45 sanığın yargılandığı davanın duruşması bugün görüldü.

Adana 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, bazı tutuksuz sanıklar ile avukatları hazır bulundu. Tutuklu sanıklar Alparslan Kuytul ve Furkan Vakfı Başkanı Ali Alagöz ise Bolu Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı.

KUYTUL: KAYIT DIŞI DENİLEN PARANIN KAYITLARI VAR

Hakkındaki iddialar hatırlatılarak savunması alınan Kuytul, iddianamedeki suçlamaları kabul etmediğini söyledi. “Vakıf kasasından çıkan ve kayıt dışı olduğu iddia edilen 314 bin lira paranın kayıtları mevcuttur. Makbuzları ortaya çıkmıştır. Suçsuzum” diyen Kuytul, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

Sanık Alagöz de vakfın kayıt dışı bir geliri olmadığını iddia etti. Diğer sanıklar da suçlamaları kabul etmeyerek, beraatlerini istedi.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.

23 Haziran'da yenilenecek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri için bir değerlendirme yapan PİAR Araştırma'dan, seçimin son aşamasında hangi adayın kazanacağı fikri ağır basarsa o aday fark atabileceği yorumu geldi.



Her iki tarafında kazanma ihtimali seçimlerin başa baş biteceği anlamını taşımıyor. Seçmen psikolojisini doğru yönlendiren taraf bu kez farklı kazanabilecektir. Seçimlerin sonuna doğru hangi adayın kazanacağı fikri ağır basarsa o aday 31 Mart’a oranla çok daha büyük fark yapabilir.

PİAR’ın Twitter'dan yaptığı seçim değerlendirmesinde şu ifadeler yer aldı:

Seçmen kitlesinin ölçümü için seçmenler ve ortam aşırı derecede politizedir. Bu sebeple birkaç gün geçmeden saha çalışması yapmak sağlıklı olmayacaktır. PİAR Araştırma olarak cuma günü sahaya çıkıp ilk sonuçlarımızı önümüzdeki hafta içi açıklamayı hedefliyoruz. Bu değerlendirmemiz herhangi bir saha sonucuna dayanmamakla birlikte PİAR analiz uzmanlarının öngörülerinin derlenmesiyle oluşturulmuştur.

Araştırmalarımızın sahadan gelişiyle birlikte net veriler üzerinden de değerlendirme yapılacaktır. Yenileme seçimlerinde CHP adayı Ekrem İmamoğlu ve AK Parti adayı Binali Yıldırım'ın avantajlarını/dezavantajlarını/yapmaları gerekenleri beşer başlıkta şöyle sıralıyoruz:

1- AK Parti seçmenlerine seçimin neden iptal edildiğini anlatması ve ikna etmesi gerekecek ki en zor olanı da ilçe seçimlerinin neden yenilenmediğini anlatmak olacaktır.

2- Kaybeden aday olarak, kazanma umudunu yaygınlaştırmanın zorlukları büyük dezavantaj olacaktır.

3- CHP ve İmamoğlu'nun mağduriyet söylemleriyle baş edebilme zorluğu oluşacaktır. (Bu üç madde dezavantajlı olunan konular)

4- İktidar gücünün partisinde olması

5- Medya gücü (Binali Yıldırım'ın avantajlı olduğu iki konu ise budur)

EKREM İMAMOĞLU

Ekrem İmamoğlu'nun avantaj/dezavantaj ve yapması gerekenler:

1- Ekrem İmamoğlu sade bir vatandaş imajı ile seçimi kazanmıştır bu imajı sürdürmesi gereklidir ancak yıldızlaşan bir aday olarak hata yapma riskleri yükselmiştir.

2- 31 Mart'ta kazanacağına ihtimal verilmediği için kampanyasına müdahil olmak isteyen ortak/paydaş/rant beklentisi içinde olan kimse olmamıştır, bu tip kişiler çoğalacağı için kampanya kontrolünü kaybetme riski büyüktür.

3- Yenileme kararına verilen toplum tepkisinden pay almak isteyen bazı partili/partisiz kişilerin aşırı ve abartılı söylemler içine girebileceği ve medyanın bu söylemeleri İmamoğlu'na mal etmesi sonucu kişisel imajın zedelenmesi büyük risktir.

4- Yenilemeye olan tepkinin İmamoğlu'nu sahiplenme boyutuna getirilmesi ve partililikten sıyrılması, çok daha büyük kitlelerin onun hakkını teslim etmek motivasyonu ile sandığa gidecek olması büyük bir avantajdır.

5- Apolitikler ve Cumhur İttifakı’nın bazı seçmenlerinin yenileme kararından sonra kötüleşen ve daha da kötüleşme ihtimali yüksek olan ekonomik gelişmelerden sonra İmamoğlu için sandığa gitme ihtimali yüksektir.

SONUCA DAİR...

Yenileme seçimleri her iki taraf içinde riskler barındırmakla birlikte her iki tarafın da kazanma ihtimali vardır. Ancak kitle psikolojisinin Ekrem İmamoğlu lehine olduğunu söylemekte fayda görüyoruz.

Her iki tarafında kazanma ihtimali seçimlerin başa baş biteceği anlamını taşımıyor. Seçmen psikolojisini doğru yönlendiren taraf bu kez farklı kazanabilecektir. Seçimlerin sonuna doğru hangi adayın kazanacağı fikri ağır basarsa o aday 31 Mart’a oranla çok daha büyük fark yapabilir.

Yüksek Seçim Kurulu'nun karşısında bulunan Ankara Barosu bina dışına "Hukuksuzluğun tam da karşısındayız" pankartı astı. Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan pankarta ilişkin, "Hukuksuzluğun tam da karşısında olduğumuzu biraz da ironi içererek YSK'nın tam da karşısındaki binamızdan vatandaşlarımızla paylaşmak istedik" dedi.




Ankara Sıhhiye’de bulunan Ankara Barosu binasının dışına ” Hukuksuzluğun tam da karşısındayız” yazılı pankart astı. Ankara Barosu’nun karşısında Yüksek Seçim Kurulu (YSK)’nun yeni binası bulunuyor.


 
Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan bina dışına astıkları pankarta ilişkin Gazete Duvar’a yaptığı açıklamada, “Bizim binamız YSK’nın tam karşısında. Biz siyasi iktidarların, siyasi partilerin, adayların iktidarların söylemleriyle ilgilenmiyoruz. Bizim açımızdan önemli olan ortada bir hukuksuzluk varsa bunun tam da karşısında durmaktır” dedi.


YSK’nın İstanbul seçimlerine ilişkin aldığı kararı “Önceki uygulamalara aykırı ve kamu vicdanına aykırı bir karar” olarak niteleyen Sağkan şunları kaydetti:

“Demokrasi’nin olmazsa olmazı seçim sistemine zarar veren ve insanların sandığa olan güvenini zedeleyen bir karar aldılar. Bu kararla ilgili hukuksuzlukları üç başlık altında topladık. Birincisi sandık kurullarının oluşumuyla ilgili itirazların usulü YSK’nın seçim takviminde belirleniyor. 2 Mart 2019’a kadar itiraz yapılmadığı takdirde olağanüstü itiraz ve tam kanunsuzluk itirazının yapılamayacağı çok açık olarak düzenlemelerde var. Yine YSK’nın yerleşik kararlarına göre de sandık kurulunun başkan ve üyelerinin görevlerini kötüye kullanması halinde bu seçim iptaline neden olmaz ilgililerin cezai sorumluluğuna başvurulur deniyor. Sandık kurulu oluşumunda varsa bir usulsüzlük bunun faturasını kurulların oluşumundaki sürece dahil olmayan adaylara ya da oy veren milyonlara çıkarmak seçme ve seçilme hakkının gasp edilmesidir.

Ayı zarfın içerisinde dört oy kullanıldığı halde bunun birinin geçersiz olmasının hukuken izahı yok. 7 asıl 4 üyesi bulunan kurulun 11 üyeyle toplanması da açıkça Anayasa’ya aykırı. Tüm bu usulsüzlükler göz önünde alındığında verilen kararın Anayasa’ya, yasaya ve YSK’nın önceki uygulamalarına aykırı olarak verildiği inancındayız. Biz de Ankara Barosu olarak avukatlık kanunun 95’inci maddesinin bizlere verdiği yetki uyarınca hukuksuzluğun tam da karşısında olduğumuzu biraz da ironi içererek YSK’nın tam da karşısındaki binamızdan vatandaşlarımızla paylaşmak istedik.”

Belçika’nın Flaman kesiminde yapılacak parlamento seçimlerinde Hristiyan Demokrat Parti (CD & V) Limburg adayı olan Yasin Gül, “aşırı sağcı ve milliyetçi Bozkurtlara sempati duyduğu” gerekçesiyle partisinden ihraç edildi. Daha önce Flaman Yeşil Sol Parti’de (Groen) politika yapan 34 yaşındaki Gül, sosyal medyada Bozkurt işareti yaptığı görüntülerin ortaya çıkması nedeniyle eleştirilere hedef olmuştu.

Yasin Gül, tepkiler üzerine, “Ülkücü kesimle bağlarını kopardığını” açıkladı. Geçmişte Yeşil Sol Parti’nin Heusedn – Zolder kentindeki lideri olan Gül, Flaman bölgesinde 26 Mayıs’ta yapılacak parlamento seçimleri öncesi sürpriz bir kararla Hıristiyan Demokrat Parti’ye geçmişti. Belçika medyasına göre, bu kararda liste tartışması etkili oldu. Türkiye’ki göçmenlerin desteğini hedefleyen CD & V, Yeşillerin aksine milletvekili aday listesinde Gül’e seçilebilecek bir sıradan yer verdi. Ancak sosyal medyada yayınlanan yeni görüntüler, politikacının yeniden tartışılmasına neden oldu.

Gül Aralık 2017’de çekilen görüntülerde, “Dünyada Türk’ün bayrağı her yerde dalgalanıncaya kadar bu davada mücadelemiz devam edecek” diyerek, “Çırpınırdın Karadeniz” şarkısını çalıyor. Bozkurt işareti yapan grup, birlikte şarkıyı söylüyor. CD & V’den yapılan açıklamada, bu görüntülerin kendileri için tam bir sürpriz olduğu belirtilerek, Gül’ün davranışının, “ilke ve değerlerine aykırı olduğu” vurgulandı.

CD & V yönetimi, Yeşil Sol’dan ayrılıp partilerine geçmek istediği sırada kendisiyle yapılan görüşmelerde Gül’e, ülkücü kesimlerle bağı olup olmadığının kesin bir dille sorulduğunu açıkladı. Açıklamada Yasin Gül’ün, bu ilişkiyi resmi olarak açık bir şekilde reddettiği belirtilerek, ortaya çıkan bu görüntüler nedeniyle, Yasin Gül ile çalışmanın artık mümkün olmadığı vurgulandı.

Yeni Flaman İttifakı Partisi’nin (NV & A) Limburg’daki liste başı adayı olan eski bakan Zühal Demir ise CD & V’nin, Gül’ün ülkücü geçmişini bildiği halde onu aday yaptığını savundu. Demir, De Standaard gazetesine yaptığı açıklamada “yakalanana kadar devam et’ anlayışında oldukları için Gül’ün adaylığına göz yumduklarını öne sürdü.

Yasin Gül ise Facebook üzerinden yaptığı açıklamada, “Feraset sahibi bir millet olarak hiçbir aşırıcılığa gitmeden ve aklıselim davranarak, bizlerin videolarını kendi şahsi siyasi çıkarları uğruna basına peşkeş çekenleri, 26 Mayıs tarihinde yapılacak seçimlerde siyaset arenasından silmeliyiz” dedi. Gül, CD & V listesinde 5.sıradan adaylığının “bütün olumsuzluklara ve hileler dolu oyunlara rağmen devam ettiğini” söyledi