İnsanoğlunun ölümsüzlük arzusunun hemen ardından gelen yaşlanmayı yavaşlatma isteğine değiniyoruz.
Tüm dünyada yaşlanma kaynaklı hastalıklardan her gün 100 bin kişinin öldüğünü biliyor muydunuz? Alzheimer, yaşlanma kaynaklı kalp krizi derken insanoğlunun ölüme bir çare üretmektense, kaçınılmaz sonu olabildiği kadar uzatmaya çalışıyor; işin aslı bunu başarıyor da...



1800'lü yıllarda ortalama insan ömrü 40'lı yaşlarda seyrederken bugün birçok Kuzey Avrupa ülkesinde 80'lere gelmiş durumda. Elbette burada modern tıbbın birçok hastalığa çözüm üretmiş olması kadar, çocuk ve bebek ölümlerinin azalmasının da payı bulunuyor.

Henüz insanoğlunu şoke edecek, "Modern tıp bunu da yaptı!" dedirtecek bir gelişme olmasa da en yakın dönemde gerçekleşmesi beklenen, işlevini yitiren organların yerine yazıcıda organ üretilmesi. Hindistanlı biyofizikçi Tuhin Bhowmick, sağlıklı organ naklinin günümüzde insan ömrünün uzatılmasındaki en büyük etken olduğuna değindi. Bhowmick, organa ihtiyaç duyanların bağış yapanlardan katbekat fazla olması nedeniyle gelecekte üç boyutlu yazıcılardan organ üretilebilmesi ümit ediliyor.

Henüz somut bir gelişme olmasa da Bhowmick, yakın gelecekte üç boyutlu yazıcılardan mürekkep yerine protein ve hastaların kendi hücreleri vasıtasıyla organ üretileceğini düşünüyor. Eğer hastanın kendi hücreleri kullanılabilirse, vücudun yeni organı reddetmesi ihtimali de ortadan kalkmış olacak.

3D yazıcıların yanı sıra bilim insanlarının son dönemde yeni bir umudu da var: Mikrobiyom. Her kişinin kendisine özgü mikyobiyomları, her insan için ayrıca ek bir organ işlevi görüyor. Gözle görülmeyen bu organizmalar çoğunlukla bakteri olsa da mantar, virüs ve diğer mikropları da taşıyor.

Geçtiğimiz aylarda yapılan bir çalışmayla, mikyobiyomu değiştirilen solucanların ömrünün gözle görülür oranda arttığı keşfedildi. Mikrobiyomların insan ömrünü 200-300 yıla çıkarabilecek kadar önemli olduğu savunulsa da BD'de moleküler ve insan genetiği profesörü Meng Wang, bu gelişmenin insanların ömrünü 100 yıla çıkarabileceğini düşünüyor.

Youtube'un artık geleneksel hale gelen ve yılın önemli olaylarını derlediği videosu sosyal medyada olay yarattı. Video 10 gün içinde 133 milyon kez izlenirken, 12 milyon 'dislike' alarak Youtube rekoru kırdı.



YouTube, 2010 yılından bu yana her yıl, içerik oluşturucuları kutlayan videolar yayınlıyor. Bu yılki videoda Kore pop müziği, Kiki Challenge, Prens Harry ve Meghan Markle'ın düğünü, FIFA Dünya Kupası, Tesla Roadster otomobilinin uzaya fırlatılışı ve birçok diğer videolar değerlendirildi. YouTube'un ‘yıllık raporu' yaklaşık 10 günde 133 milyon kişi tarafından izlendi.

2.2 milyon kişinin beğendiği video, topladığı 12 milyondan fazla ‘dislike' (beğenilmeme) ile video paylaşma sitesinin rekorunu kırmış oldu.

<iframe width="642" height="361" src="https://www.youtube.com/embed/YbJOTdZBX1g" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen></iframe>

Daha önce en beğenilmeyen video, Justin Bieber'ın 2009'da çıkardığı ve en az 2 milyar kez izlenen ‘Baby' klibiydi. Videonun yaklaşık 10 milyon ‘dislike' toplaması neredeyse 9 yıl sürmüştü.

Rewind 2018 videosu ise 12 milyon ‘beğenmeme' toplamak için sadece birkaç güne ihtiyaç duydu.

Mardin'in Nusaybin ilçesinin karşısında bulunan Suriye'nin Kamışlı kentinde, terör örgütü PKK/YPG'lilerin hendek kazdığı görüldü




Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye'de Fırat'ın doğusuna operasyon yapılacağı yönündeki açıklamasının ardından, Mardin'in Nusaybin ilçesinin karşısında bulunan Kamışlı'da, terör örgütü PKK/YPG'lilerin hendek kazmaya başladığı görüldü.

PANİK HENDEĞİ


Paniğe kapılan teröristlerin, kazdıkları hendeklerin önüne de toprak yığdığı gözlendi. Türkiye sınır hattı boyunca uzanan tel örgülere paralel kazılan hendeklerin önündeki toprak yığınlarının yüksekliğinin, yer yer 2 metreyi geçtiği tespit edildi.

Nusaybin sınırında kamyonet üzerine kurulu uçaksavarla devriye faaliyetini artıran PKK/YPG'li teröristlerin, tankerlerle de Suriye'nin güney kesimine petrol gönderdiği öğrenildi. Petrol tankerlerinin konvoy halinde Kamışlı'nın doğusundan gelerek kent üzerinden örgütün faaliyet yürüttüğü bölgelere gittiği belirtildi.

Paris'teki eylemler sonrası sarf ettiği "Hadi bakalım doğal gaz zamlarını diğer zamları protesto edin, kaç kişi sokağa çıkabilecek" sözleri gündem olan FOX Ana haber spikeri Fatih Portakal'a, Şanlıurfa'da bir avukat suç duyurusunda bulundu.

Şanlıurfa'da, bir avukat haber sunucusu Fatih Portakal hakkında suç duyurusunda bulundu. Şanlıurfa Adliyesine gelen avukat İbrahim Uğur Akdoğan, cumhuriyet savcılığına Fatih Portakal hakkında hazırladığı suç duyurusu dilekçesini verdi.

<iframe id="video-4628765" src="https://www.mynet.com/tv/embed/5336309?publisher=4&amp;platform=1&amp;volume=10&amp;autoplay=1" width="640" height="360" frameborder="0" marginheight="0" marginwidth="0" scrolling="No" class="videoIframe" allowfullscreen></iframe>

"TÜRKİYE'DE BARIŞÇIL PROTESTOLAR OLMAZ"

Adliye çıkışında gazetecilere açıklama yapan Akdoğan, sunucu Portakal'ın 10 Aralık'ta sunduğu ana haber bülteninde, "Türkiye'de barışçıl protestolar olamaz. Hadi bakalım barışçıl bir eylem için zamları protesto edelim. Doğal gaz zamlarını, hadi bakalım, yapabilecek miyiz? Kaç kişi çıkacak sokağa, korkudan, endişeden dayak yerim, vesaire. Hakkımı arayacağım ama ne yaparım başım belaya girer mi? Kaç kişi çıkar Allah aşkına?" dediğini hatırlattı.

"OYUNU BOZMANIN İLK ADIMI OYUNU GÖRMEKTİR"

Akdoğan, Fransa'da olduğu gibi insanları ayaklanmaya davet ettiğini öne sürdüğü Portakal hakkında dava açılmasını istedi. Fatih Portakal'ın halkı kin ve galeyana getirmek için çaba gösterdiğini savunan Akdoğan, şunları kaydetti: "Oyunu bozmanın ilk adımı oyunu görmektir. Biz ülke olarak bu oyunlara Fransız değiliz. Bizim daha güçlü ve birlikte olmamız lazım. Yapılan bu sokağa çağırma sözleri hukuka aykırıdır, suç duyurusunda bulunduk. Kendisi dün de aynı ekranda hiç pişman olmadığını ve hedef olduğunu öne sürdü. Yargı önünde hesap verecektir, devletimize güveniyoruz, hukuksal anlamda sürecin takipçisi olacağız."

HABERLER PEŞ PEŞE GELİYOR

Sakarya, Sivas ve son olarak Şanlıurfa'da bir avukat tarafından hakkında suç duyurusunda bulunulan Fatih Portakal'ın nasıl bir yol izleyeceği merak konusu...

"KORKUYORUM" DEMİŞTİ

Hakkındaki suç duyuruları sonrası bir açıklama yapan Portakal, "Bu kadar mı endişe veriyorum size. Canıma zarar geleceğinden korkuyorum. Kendim için önemli değil. Ailem var, sevdiklerim var. Doğrular üzerine haber yapın. Eleştirin ama hedef göstermeyin. Bir gün başıma bir şey gelirse, sebebi sizsiniz. Yandaş medyanın internet siteleri, televizyonları" ifadelerini kullanmıştı.

AK PARTİ'DEN TEPKİ GELMİŞTİ

AK Partili Ömer Çelik, "Toplumsal taleple vandalizmi birbirinden ayırmak lazım. CHP'li Başkan yardımcısı ve bahsettiğiniz sunucunun sözleri dikkat çekicidir. Bu kadar yer yakılıyor, yıkılıyor. Bu şahısların bu şekilde aslında teskin edici rol oynaması gereken siyasilerin, medya mensupların tam tersine tahrik edici bir yönde olması manidar. Acaba kendi yayın kuruluşlarının vandalizmle karşı karşıya kalmasını mı istiyorlar. Bu sorumsuzluk karşısında haklı tepkiler var. AK Parti yakın bir şekilde takip ediliyor. Vandalizmle demokrasi bir arada yaşamaz. Bu şahıs daha önce 'Başbakan gitsin onun yerine Genelkurmay Başkanı gelsin' demişti. Bu çağrıları masum çağrılar olarak görmüyoruz kınıyoruz" demişti.

17 yaşında idam edilen Erdal Eren'le Mamak Cezaevi'nde en son görüşen gazeteci Emin Çölaşan, "Erdal'a askeri öldürüp öldürmediğini sorduğumda 'Ben öldürmedim' dedi." diye yazdı.

Erdal Eren'le Mamak Cezaevi'nde en son görüşen gazeteci Emin Çölaşan, Sözcü gazetesindeki köşesinde o görüşmeyi yazdı. Çölaşan,"Erdal'a askeri öldürüp öldürmediğini sorduğumda 'Ben öldürmedim' dedi." diye yazdı.

12 Eylül darbecileri tarafından yaşı büyütülerek 13 Aralık 1980'de 17 yaşında idam edilen Erdal Eren, katledilişinin 38. Yıldönümünde anıldı. Çölaşan, Eren'le yaptığı görüşmenin detaylarını yazdı.

'BİR ASKERİ ÖLDÜRMEKLE SUÇLANIYORDU'

"Cezaevi komutanı albay yanımızdaydı. 'Nereye isterseniz oraya götürürüm' diyordu. En alt kattaki özel hücrelere girmek istedik. Küçük bir çocuğun, Erdal Eren'in orada yattığını biliyorduk. Bir askeri tabancayla öldürmekle suçlanıyordu ve idama mahkum edilmişti. Ve hücrenin önüne geldik. Daracık, demir parmaklıklı bir yer. İçerisi karanlık. Bir tek ampul var, o da (intihar etmesin diye) hücrenin dışında yanıyor." diyen Çölaşan şu şekilde devam etti:



"BÖYLESİNE SARI BİR BENİZ GÖRMEMİŞTİM"

"Erdal'la demir parmaklıkların önünde konuşuyoruz. Karşılıklı olarak ayaktayız. Küçük, temiz yüzlü bir çocuk. Hayatımda böylesine sarı bir beniz görmemiştim. Limon gibi. Fena oldum. Albaydan izin alıp sigara ikram ettim, içiyormuş. Paketi ona bıraktım."

'İDAM EDİLECEKSİN, NE DÜŞÜNÜYORSUN'

"Ve tam bu sırada yanımdaki foto muhabiri arkadaş ona korkunç bir soru sordu. 'Erdal birkaç güne kadar idam edileceksin, ne düşünüyorsun?'Orada düşüp bayılabilirdim.İnanın, bu abuk soruya Erdal'ın yanıt verip vermediğini anımsamıyorum. Eğer verdiyse ne dediğini duyacak durumda değildim. Zira böyle insanlık dışı bir olaya ilk kez tanık oluyordum."

"BEN ÖLDÜRMEDİM"

"Erdal'a askeri öldürüp öldürmediğini sorduğumda 'Ben öldürmedim' dedi. Albay, 'Buyurun gidelim artık' deyince bu temiz yüzlü çocuğa veda edip ayrıldık."

NE OLMUŞTU?

Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği (YDGD)üyesi ve Ankara Yapı Meslek Lisesi öğrencisi 17 yaşındaki Erdal Eren, 30 Ocak 1980'de ODTÜöğrencisi Sinan Suner'in cenazesindeçıkan olaylarda er Zekeriya Önge'yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklandı. Eren, 13 Aralık 1980'de yaşı büyütülerek idam edildi.12 Eylül Darbesi'nin mimarı Kenan Evren, 17 yaşındaki Erdal Eren için "asmayalım da besleyelim mi" diyerek idam çağrısı yapmıştı.