Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Veli Baba - Anşabacı Kurtoğlu Ocağı
#1
15284146_727857680702571_313760958143439...80x400.jpg

Kesin doğum tarihi belirlenemeyen Veli Baba; Anadolu’nun fethinden sora bu bölgeye gelen Oğuz Türklerinin Kayı boyuna bağlı Beğdilli aşiretinden olup, 1800-1864 yılları arasında Tokat’ın Zile ilçesi Acısu köyünde yaşamış, Hubyar sultan yoluna hizmet ederek bölgedeki Alevi Sıraç topluluklarına liderlik yapmış Anadolu erenlerindendir. 

Zaman içinde Hubyar Sultan ın izlediği yolda gerek şeriat hükümlerince alevi toplumu üzerinde sindirme politikaları izleyen Osmanlı devletinin çabaları, gerekse tekke ileri gelenleri arasındaki iç hesaplaşmalardan dolayı meydana gelen otorite boşluğu nedeniyle başsız kalan ve arayış içine giren alevi Sıraç kitlelerin taleplerine Veli Baba’dan önce türbesi bugün Zile ilçesi Çayır köyünde bulunan Hacı Şeyh isimli ermiş zat cevap verebilmiş ise de Hacı Şeyh in bu çabaları ancak kendi ömrü ile sınırlı kalmıştır. Veli Baba nın babası olan Kurt Hasan da Hacı şeyh’in talibi (müridi ) olup Veli Baba henüz çocukluk yaşlarında iken piri Hacı Şeyh in ziyaretinden dönüş yolunda zamanın eşkıyaları arasındaki bir çatışmada kalarak kör bir kurşunla hayatını kaybetmiştir. 

O dönemde Yozgat ın Çekerek ilçesine bağlı Sarıköy köyünde yaşayan ve pek çok deyişlerimizin şahbeytinde adı geçen Sofuoğlu (Bektaş sofu ) üstadımızın hizmetinde bulunan Veli Baba , Hubyar Sultan yolunu Sofuoğlu’ ndan öğrendikten sonra arayış içinde bulunan Alevi Sıraç kitlelerin etrafında toplandığı bir lider konumuna gelmiştir. Çok kısa bir zaman içersinde başta Zile ilçesine bağlı Üçkaya köyü olmak üzere Yozgat ,Sivas ,Amasya , Çorum, Tokat bölgelerindeki hubyar ocağına bağlı bütün Sıraç köyleri Veli Baba ya biat etmiştir. Hubyar tekkesinin bulunduğu köy de kendisine biat etmiş olup veli Baba Hubyar Tekkesinde üst üste üç yıl cem yürütmüştür. Zamanın Hubyar tekkesi ileri gelenlerinden Hatip Efendi de bizzat Veli Baba nın hizmetine girmiş, hatta Veli Baba nın hak dünyaya göçmesinden kısa bir süre önce türbesinin yapımında kullanılacak ahşap malzemenin dağdan odun olarak kesilip getirilmesi ve tahta haline getirilmesi çalışmasında da bizzat bulunacak kadar Veli Baba’ ya yakın bir konuma gelmiştir. Veli Baba ocağına bağlı Sıraç aşiretinin çevredeki diğer Aleviler tarafından Anşa Bacılılar olarak adlandırılması ve Veli Baba dan çok evsahibi (eşi) Anşa Bacı nın anılması bu noktadan itibaren başlar. 

Şöyle ki; Veli Baba nın Hak dünyaya göçmesinden sonra nasıl ki eski Türk devletlerinde hatun’lar hakan’ların yanında kocaları ile beraber ülkesini yönetiyor ise, eski bir Türk geleneği olan toplumun içinde kadının yüce rolü burada da kendisini gösterir ve Veli Baba nın evsahibi (hanımı) Anşa Bacı aşiretin yeni lideri olur. Ancak bu durum fazla uzun sürmez çünkü birtakım çevreler bundan hoşnutsuzluk duymaya başlamıştır ; Veli Baba nın hizmetinde bulunan Hatip Efendi nin önderliğindeki Hubyar Ocağına bağlı Dedeler çevre köylerdeki taliplerinin(müritleri) de imzalarını alarak Anşa Bacı’yı Kızılbaşlık propagandası yaptığı suçlaması ile zamanın Osmanlı hükümetine şikayet ederler. Artık Anşa Bacı için sürgün yıllarının başlangıç zamanı gelmiştir; Yanında çocukları Ali Baba, Hüseyin Baba ,Hasan Baba ve damadı Köseoğlu İbrahim Baba ile birlikte yargılama prosedürüne yönelik emirler gelinceye kadar altı ay boyunca Tokat ta mecburi iskana tabi tutulur.Aile Tokat ta altı ay boyunca sorguya çekilir ve işkence görür. Daha sonra deniz yolu ile İstanbul a gönderilmek üzere Samsun a doğru yola çıkarlar.Bu sırada rahatsızlanan büyük evladı Hüseyin Baba köyüne geri gönderilir. Döndükten kısa bir süre sonra da 28 yaşında hak dünyaya göçer. İstanbul a getirilen Anşa Bacı ve evlatları bir yıllık bir yargılama döneminden sonra zamanın padişahı ikinci Abdulhamit hükümeti tarafından sürgün cezasına çarptırılır. Buradan deniz yolu ile belli başlı sürgün yerlerinden olan ve Bugün Suriye sınırları içinde bulunan Şam ın Irakka bölgesine gönderilirler. Aile oradaki geçimini Ali Baba , Hasan Baba ve Köseoğlu İbrahim Baba nın çalışarak kazandığı gündeliklerle sağlar. 

Hatta o zaman 15 yaşında olan Hasan Baba uluslararası sularda seyahat eden gemilerde çalışarak kazandığı para ile ailesinin geçiminine yardımcı olur . Üç yıllık sürgün hayatından sonra Anşa Bacı ve evlatları Kerbela ve Necef gibi kutsal yerleri de ziyaret ederek Samsun üzerinden tekrar Acısu köyüne dönerler.Dönüş sırasında Sıraç aşireti büyük bir coşku ile kitleler halinde Anşa Bacı ve evlatlarının Amasya önlerinde karşılarlar. Tekrar Veli Baba nın postuna oturan ve Hubyar Sultan yolunu devam ettiren Anşa bacı hicri 1303 (miladi 1887) yılında Hak dünya ya göçer. Veli Baba ve Anşa Bacı dan gelen Kurtoğlu ocağının soy kütüğü şu şekildedir: Veli Baba ve Anşa Bacı nın çocukları : Hüseyin Baba, Ali Baba, Hasan Baba, Fidan Bacı, Hatuh (Hatice ) Bacı Ali Baba nın çocukları : İsmail Baba, Hurşit Baba,Senem Bacı, Elif Bacı,Hatir Bacı,Seycan Bacı Hüseyin Baba nın çocukları : Aziz Baba, Mehmet Baba,Mustafa Baba, Ahmet Baba ,Ali Baba, İlyas Baba,Fatma Bacı,Gülizar Bacı Hasan Baba nın çocukları: Apul (Abdullah) Baba, Rüstem Baba, Behcet Baba, Hatice (hatuh)Bacı,Endem Bacı,Gönül Bacı Bugün çevredeki diğer Alevi ler tarafından Anşabacılılar olarak adlandırılan ve Veli Baba nın kurduğu Kurtoğlu ocağına bağlı Sıraç toplulukları Veli Baba soyundan gelen babalara görülmekte olup her köyde bir veya daha fazla sayıda sofu bulunmaktadır. Baba nın olmadığı zaman sofular gerekli hizmetleri yapabilmekte ve cemleri yürütmektedirler. Hatta baba nın bulunduğu cemde de cemi sofu yürütmektedir. 

Ülkemiz genelindeki toplumsal yozlaşmanın sözde aydınlarımız tarafından medeniyet ve ilerleme olarak değerlendirildiği son 25 yıllık bir zaman dilimini dikkate almazsak Veli Baba ocağına bağlı Sıraç Alevilerinin (Anşa Bacılılar) Hubyar Sultan a bağlı Sıraç toplulukları içinde geleneklerine sıkı sıkıya bağlı bir topluluk olduğunu ve Hubyar ocağına bağlı dedelerden farklı olarak; Baba, dede, ocak, aile farkı gözetmeksizin alevi halka karşı topyekün katliamlar ve sinsi asimilasyon politikaları uygulayan, Kızılbaş kelimesini bir hakaret olarak halka lanse eden ve türlü iftiralarla Alevileri küçük düşürerek asimilasyonu kolaylaştırmayı kendisine ilke edinen Osmanlı yönetimi ile hiçbir zaman işbirliği yapmadığını söyleyebiliriz
______
 Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 3 Ziyaretçi

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping