Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Sistemin belası Aleviler
#1
Aleviler
Her haksızlığa itiraz eder…
Her zalimin karışına dikilir…
Mazlumun yanında yer alır…
Her kadını bir dünya gibi görür…
Her dostun cemalini cenneti görürler…

Peki ne ister bu Aleviler?

Tarihten günümüze hangi rejim geldiyse gelsin, o rejimi yöneten kimler olmuşlarsa olsun, karşılarına ilk Alevileri almışlardır. Bu felsefeyi karşılarına alıp dikkatli bir şekilde inceleme ihtiyacı duymuşlar. Bunun nedeniyse ise çok açık, Alevilik felsefesine sahip olan insanların ayrımsız bir şekilde yapılan tüm haksızlıklara karşı çıkmalarıdır. Aslında dönüp geriye bakıldığında Alevilerin bir muhalif hareket olduğunu görmek mümkün. Her zaman olduğu gibi nerede bir zulüm nerede bir Katliam varsa o katliama uğrayanların yanında durmuş ve onların yerine kendilerini koymuşlardır. Bir şekilde gerçekleşen bu zulmün karşısında durmuşlar. Bu sebeple Alevilik asla dar bir çerçevede değerlendirilecek bir kültür değildir.

Tarihten bu güne her zaman olduğu gibi bu gün de sistemin karşı çıktığı argümanlar sadece alevilerin ibadet biçimine karşı değildir. Alevi felsefesinde yoksuluğun, savaşın, krizin bir kader sonucu olarak değil, sistemin oluşturduğu bir sonuç olarak değerlendirmesidir. Yani Aleviler dünyada yaşanan hiç bir sonucu kadere bağlamaz. Yaşananları sorgular ve kaynağını bulmak için uğraşır. Tabi ki bu durum sistemin kesinlikle işine gelmez. Çünkü sistem sorgulamayan insan modelini yaratmak ister, ancak Aleviler bu algılayışa temelden karşıdır. Bu tutumları hep sisteme karşı mücadeleye ve teşhire yönelik bir yaklaşım olduğu için, sistemin Alevilerle sorununu sadece bir ibadet sorunu olarak değerlendirmek kesinlikle yanlıştır. Bu anti-kaderci yaklaşımın doğurduğu gizli bir düşmanlıktır. Günümüzde de Alevilerin sistem tarafından ötekileştirmemesinin altında yatan en önemli sebebinde bu olduğunu düşünüyorum.

Sistem bu duruma karşı ürettiği karşı tutumlar elbette var. Bugün Alevi toplumu üzerinde gezen asimilasyon belasının nedeni de budur. Alevi toplumunda kadının yeri bildiğimiz üzere diğer toplumlara rağmen farklı bir konumdadır. Kapitalist sistem toplumu şekillendiren kadınlar üzeriden bir asimilasyon politikası geliştirmeye çalışıyor. Tabi ki bunu erkeğin eli ile gerçekleştirerek, kadınları zapturapt altına alıp asimilasyonu hızlandırmak istiyor.

Tabi ki tek yöntem bu değil. Alevi felsefesi her zaman için ekolojik yaşamı esas alan bir yaşam biçimini ön görmüştür. Buna verilecek yüzlerce örnek var. Bugün ormanları yanan Dersim’de yaylaya çıkanlar çadırlarını kurup yerleştikten bir kaç gün sonra pirlerini yaylaya davet ederek onlardan kendilerine himmet eylemelerini isterler. Geldikleri bölgede yaşam alanını daralttıkları ve zarar verdikleri doğadan Pirleri aracılığıyla özür diler ve doğaya şükür ederler. Aslında Dersim’de ormanların yanma sebeplerinden birini böylece görmek mümkün. Orada
Alevilerin özür dilediği, börtü-böceğin hayvanların kısacası doğanın nasıl katledildiği açık ortadadır.

Yani sonuç olarak sistemin asıl derdinin sadece Alevilerin inanç biçimiyle olmadığını görmek mümkün. Sistem semaha karşı olsaydı, Mevlana’nın semahının da karşısında olurdu. Kendi gibi şekillendirmek istediği Aleviyi mekanlarında cem yaptırmazdı. Alevilerin zulme karşı duruşu ve iktidar yapısından uzak durmaları sebebi ile sistem her zaman onları hedef tahtasına oturttu ve bu toplum bir şekilde her zaman zorluklarla karşı karşıya geldi. Tarihin her döneminde kah katledildi, kah sürüldü yada asimilasyonla yok edilmeye çalışıldı.

Ama Aleviler bu yapılan bütün zulümlere rağmen her zaman zulme karşı çıktı…

Aliye yapılana karşı çıktık Alici olduk
Kerbela zulümdür dedik Hüseyin olduk
Halaca yapılanı ret ettik Mansur olduk
Sivas dedik Pir Sultan olduk
Dersim ayıptır dedik şaki olduk
Kısacası yapılan tüm zulümlere karşı çıkıp insan olduk. Budur Aleviliğin özeti.

Yazımı bitirmeden önce sizlere anneme dair bir anekdot da aktarmak istiyorum. Bir gün dedem dağda kuzuları yayarken giymiş olduğu keçeyi bir yere indirir birkaç saat sonra gidip keçesini alır. Fakat cebine iki tane yılanın girdiğinin farkında değil. Dedem bu yılanlarla birlikte eve gelip keçesini indirip direk içeri geçer. Bu arada annem dedemin keçesinin alıp daha uygun bir yere indirmek için almak ister. Fakat iki tane yılanın kafasını keçenin cebinde çıkardığını gören annem geri çekilir ve tam o sırada Elbistan bölgesinde ocağına yemin edilen kaçı ibik bizim eve gelir. Annem yanına giderek kendisine niyaz olduktan sonra dede şöyle der: “Dedem iki tane misafirimiz var senden ricam söyle gitsinler. Çocuklar biraz çekiniyor der” dede de gereğini yerine getirir daha sonra bu yılanlar gider. Alevilik yılanı bile misafir gören bir yaşam anlayışıdır, her şeyi özetleyen bir hikayedir bu aslında…

Yazımı bitirirken bu bayramın bütün halklarlara barış getirmesi dileğiyle..
Saygılarımla..


Ahmet Güden
______
 Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping