12-14-2018, 05:03 PM
Ahçı dükkanında karşılıklı oturmuş; Of’lu kabak yemeği, Arnavut ise pırasa yiyordu. Arnavut tabii pırasayı överek "cennet yemeği" deyince, Oflu dayanamadı, "asıl cennet yemeği kabaktır", dedi. Kabaktır, pırasadır diye bu çerçeve üzere alışırlarken, çektiler karşılıklı tabancayı. Dükkanın bir köşesinde kendi halinde yemeğini yiyen Bektaşi'yi de çağırıp ona sordular:
— Doğru söyle bakalım erenler. Önce cennetten kabak mı çıktı, yoksa pırasa mı?
Zavallı Bektaşi, baka ki durum kötü. Hangisini söylese, diğer taraf köpürecek. İşi şöylece tatlıya bağladı:
— Adem babamız cennetten çıkarken kabağı eline almış, pırasayı da kılıç gibi beline kuşanmış da öyle çıkmış.
— Doğru söyle bakalım erenler. Önce cennetten kabak mı çıktı, yoksa pırasa mı?
Zavallı Bektaşi, baka ki durum kötü. Hangisini söylese, diğer taraf köpürecek. İşi şöylece tatlıya bağladı:
— Adem babamız cennetten çıkarken kabağı eline almış, pırasayı da kılıç gibi beline kuşanmış da öyle çıkmış.
______
Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..