10-25-2018, 08:36 PM
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın ‘cemevlerine imam atanmalı’ şeklindeki açıklamalarına Garip Dede Dergahı Başkanı ve İmam Rıza Ocağı Dedelerinden Celal Fırat tepki gösterdi. Fırat, “Eskiye baktığımızda özellikle Diyanet’in Aleviler ile ilgili samimi bir düşünce içerisinde olmadığını görüyoruz” dedi.
Tunceli Cemevi’ni ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın gençlere Kur’an öğretilmesi için cemevlerine imam atanması şeklindeki sözlerine Alevilerden tepkiler gelmeye devam ediyor.
Garip Dede Dergahı Başkanı ve İmam Rıza Ocağı dedelerinden Celal Fırat, Tunceli Cemevi’ni ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın gençlere Kur’an öğretilmesi için cemevlerine imam atanması şeklindeki sözlerine ilişkin Pir Haber Ajansı’na konuştu.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Alevilere bakışının çok açık afaki olduğuna dikkat çeken Fırat, “Diyanet daha öncede ‘Aleviler ve cemevleri bizim kırmızı çizgimizdir’ gibi söylemler dillendirmişti. Eskiye baktığımızda özellikle Diyanet’in Aleviler ile ilgili samimi bir düşünce içerisinde olmadığını görüyoruz” diye konuştu.
“BİZİ HEP YOK SAYDILAR HEP DE YOK SAYACAKLAR”
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, Alevilerin ‘Biz de müslümanız’ dediklerini ve müslümanların ortak kullanım yeri camidir” gibi söylemler dillendirdiğini hatırlatan Fırat şunları kaydetti:
“Şimdiye kadar hep bizi yok saydılar bundan sonra da yok sayacaklar. Bunların mantıklarında zihniyetlerinde böyle bir olgu var. Bir cemevinin ziyaret edilmesi gayet doğal ama ziyaret edilirken oranın değerlerine saygı gösterilmelidir. Diyanet’ten özellikle Kur’an-ı Kerim istenilmiş ve Diyanet İşleri Başkanı da ‘Size bir de imam atayalım burada size Kur-an kursları versin’ diye bir söylemde bulunmuş. Yine orada kendi mantıklarını zihniyetlerini etkin bir şekilde kullanmışlar. Alevilere ve o topluma bakışlarını etkin bir şekilde ifade etmişler.”
“CEMEVLERİNE HERKES GELEBİLMELİ”
“Cemevlerine her insan gelebilmeli ama geldiklerinde oradaki insanların duruşu çok önemli” diyen Fırat, “Geçtiğimiz günlerde Garip Dede Dergahı’na bazı ziyaretler yapıldı. Kendini bilmeyen bazı arkadaşlarımız bizi eleştirdiler. Ancak önemli olan bizim ne söylediğimiz. Gelsinler. Bizim kimse ile konuşmama gibi bir lüksümüz yok. Herkes ile konuşuruz ama ne konuştuğumuz önemli” şeklinde konuştu.
“ALEVİLER YILLARCA DİYANET’İN KALDIRILMASINI TALEP ETTİ”
Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan Kuran istenmesine tepki gösteren Fırat sözlerini şöyle sürdürdü:
“Diyanet İşleri Başkanlığından gidip Kur-an istenilmesi çok acayip bir şey. Biz Alevi örgütleri olarak yıllarca Diyanet’in kaldırılmasını söyledik. Bunun da çok hayalperest bir söylem olduğunun farkındayım. Diyanet’ten bir şey istenmesi çok acı bir şey. Çünkü onlar bizim kimliğimizi, gelenek göreneklerimizi, semahlarımızı oyun olarak görüp kadın erkek bir can maiyeti ile birlikte ibadet ettiğimiz için de bizi ötekileştiriyorlar. Bizi ötekileştirmek için de tamamen bir kurgu kurgulamışlar. ‘Alevilerin her kelamı Kur’anın özü’ derler. ‘Aşığın sözü Kur’anın özü’ derler. Bu nedenle biz Kur’anı kamil insanın cemalinde ararız.”
“YAN YANA GELİP KONUŞMAMIZ LAZIM”
Tunceli Cemevi’ndeki insanları sadece kamuoyunda gördükleri kadarıyla tanıdığını belirten Fırat, şunları ifade etti:
“Ali Ekber Yurt orada dede olarak görev yapıyor. Bu gibi arkadaşlarımız ile gidip oturup konuşmamız düşünceleri ve maiyetleri ne öğrenmemiz lazım. Artık bizler yan yana gelip konuşmamız lazım. Çünkü bu gibi insanları kaybetme lüksümüz yok. O bölgede de yıllarca cemevinde başkanlık yaptığına göre demek ki etkin bir insan. Tanışmadık ve tanımıyorum kendisini. Ama her çalışma yapıldığında oranın üzerinden yapılıyor. Bu da çok acı. Bence ivedi bir çerçevede bu sorunları birbirimizi ötekileştirmeden aynı masada oturup konuşmalıyız. Halkların kardeşliğini savunan bir inancın mensupları isek kendi farklı renklerimiz ve düşüncelerimiz olacak bu insanlarla oturup konuşmaktan çekinmemeliyiz. Oradaki yöneticiler olur farklı düşüncedeki insanlar da olur her insanla oturup konuşmamız lazım. Sorunlarımızı bu eksende çözeceğimize canı gönülde inanıyorum.”
______
Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..