Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Hz.Ali'nin Mucizeleri
#21
BİR KİMSEYE, SENİ HACCAC ÖLDÜRECEK BUYURMASI


42- Haccâc-ı Yûsüf “Allahü teâlâ müstehâkını versin”, Kümeyl bin Ziyâd’ı “radıyallahü teâlâ anh”, çağırdı. Kümeyl ondan kaçtı. Haccâc-ı zâlim, Kümeyl’in akrâbalarının vazîfelerine son verdi. Kümeyl bunu işitti ve dedi ki: “Benim ömrüm zâten bitmiştir [yaşlandım]. Benim sebebim ile, kavmimin mahrûm olması lâyık değildir. Haccâc’ın yanına vardı. Haccâc ona dedi ki: “Seni öldürmek istiyorum” Kümeyl dedi ki: “Benim ömrüm az kalmıştır. Ne dilersen onu yap. Bizim vademiz yakındır. Benim ölümümden sonra hesap vereceksin. Bana Emîr-ül Mü’minîn Alî “kerremallahü vecheh ve radıyallahü teâlâ anh” haber vermiştir ki, seni Haccâc öldürecektir.” O zâlim onun boynunu vurdu.

(Seyyid Eyyub bin Sıddık “Menâkıb-ı Çihâr Yâri Güzîn” 6. Bab, sekseninci Menâkıb)
______
 Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Ara
Cevapla
#22
HARİCİLERİN YOK OLACAĞINI ÖNCEDEN BİLMESİ


43- İmam Ali Nehrivan savaşında Hariciler’e karşı savaşmadan önce şöyle buyurdu: “Allah'a ant olsun ki, onlardan on kişi kurtulmayacak ve bizden de on kişi şehit düşmeyecektir”

Ashabından yedi kişi şehit oldu, Haricilerden de sekiz kişi kurtuldu.



(Menakıb-ı Meğazeli S.406 / Süleyman el-Kunduzi el-Hanefi “Yenabi’ül Mevedde” S.407 / Menakıb-ı Hüvarezmi S.185 / İbn-i Sabbağ el-Maliki “Fusûl’ül Mühimme” S.107 / Seyyid Radi “Nehc’ül Belağa” C.1, s.107 / Ali bin Yusuf el-Hilli “İded’ül Kavi” S.56 / el-Bağdadi “Tarih-i Bağdat” C.14, S.364 Mısır Bas. / İbrahim el-Beyhaki “el-Mehasin vel-Mesavi” S.385 Beyrut Bas. / İbn-i Ebil Hadit “Şerh-i Nehc’ül Belağa” C.1, S.204, Kahire Bas. / et-Tüsteri el-Meraşi “Şerhi İhkak’ul Hak” C.8, S.89 / el-Müttaki el-Hindi “Muntahab Kenzul Ummal” C.5, S.436 / eş-Şeblenci “Nur’ul Absar” S.94, Mısır Bas. / el-Müttaki el-Hindi “Kenz’ul Ummal” C.11, S.311 / Sünen ed-Derakutni C.3, S.131 / Necmettin eş-Şafii “Menal’üt Talib” S.415)
______
 Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Ara
Cevapla
#23
HACCAC’IN KANBER’İ ŞEHİT EDECEĞİNİ HABER VERMESİ


44- Haccâc bir gün dedi ki, isterim Ebû Türâb [Hazret-i Alî]’ın ashâbından birini katledeyim ki, Hak Sübhânehü ve teâlâ hazretlerine yaklaşayım. Hazret-i Alî’nin “radıyallahü anh”, kölesi Kanber ile sohbet etmiş olduğunu hiç kimse bilmezdi. [Hazret-i Alînin en çok sohbet etdiği kimselerden idi.] Haccâc, Kanber’i çağırttı ve dedi ki:

“Kanber! sen misin?”

Kanber: “Evet benim” dedi.

Haccâc: “Alî ibni Ebî Tâlib senin Mevlân mıdır?” dedi.

Kanber: “Benim Mevlâm Allahü teâlâ hazretleridir. Emîr-ül mü’minîn hazret-i Alî velîm ve sebeb-i ni’metimdir.”

Haccâc dedi ki: “Seni öldürmek istiyorum. İhtiyârınla nasıl öldürülmek istersin?"

Kanber dedi ki: “İhtiyâr senindir, beni nasıl öldürürsen, ben de seni kıyâmetde öyle öldürürüm. Zâten bana Emîr-ül Mü’minîn hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh”, ‘ey Kanber, seni zulm ile katledecekler’ diye haber vermişti. Sonra Haccâc Kanber’i “radıyallahü teâlâ anh” katletti.

(Seyyid Eyyub bin Sıddık “Menâkıb-ı Çihâr Yâri Güzîn” 6. Bab, seksenbirinci Menâkıb)
______
 Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Ara
Cevapla
#24
HZ. HÜSEYİN’İN ŞEHİT OLACAĞINI HABER VERMESİ


45- Emîr-ül mü’minîn hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” Berâ’ bin Âzib’e dedi ki: “Benim oğlum Hüseyin katledilecektir. Sen o zamanda ona yardım etmeyeceksin.” hazret-i Hüseyn “radıyallahü teâlâ anh” şehit oldu. Berâ’ bin Âzib, hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” doğru söyledi. Hazret-i Hüseyn katletildi. Ona yardım yapamadığıma pişmânım, dedi

(Seyyid Eyyub bin Sıddık “Menâkıb-ı Çihâr Yâri Güzîn” 6. Bab, seksenikinci Menâkıb)
______
 Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Ara
Cevapla
#25
KERBELA’DAKİ SÖZLERİ


46- Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” bir seferinde Kerbelâ’ya uğradı. Sağına ve soluna baktı. ağlayarak geçti ve buyurdu ki: “Vallahi onların develerinin çökeceği ve onların katledilecekleri makâm burasıdır.” Eshâbı dediler ki: “Ey Emîr-el Mü’minîn! Bu ne makâmdır?” Buyurdu ki: “Burası Kerbelâ’dır. Bu yerde, bir kavim katledilecektir. Onlar hesapsız Cennete girerler.” Hiç kimse bu sözlerin manâsını hazret-i Hüseyn “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin vakası oluncaya kadar anlamadı.

(Seyyid Eyyub bin Sıddık “Menâkıb-ı Çihâr Yâri Güzîn” 6. Bab, seksenüçüncü Menâkıb)
______
 Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Ara
Cevapla
#26
KÜFE’DEN GELEN ASKERLERİN SAYISINI ÖNCEDEN BİLMESİ


47- Emîr-ül mü’minîn hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” Kûfe’den asker istedi. Bir takım söz ve hareketten sonra, asker gönderdiler. Asker gelmezden evvel hazret-i Alî buyurdu ki: “Kûfe’den iki bin er ve de bir kişi geliyor.” Ashaptan biri: “Bu sözü işittim, o askerleri bir bir saydım, buyurduklarından ne eksik, ne fazla idi, dedi.”

(Seyyid Eyyub bin Sıddık “Menâkıb-ı Çihâr Yâri Güzîn” 6. Bab, seksendördüncü Menâkıb)
______
 Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Ara
Cevapla
#27
SÖZÜNE İTİRAZ EDENİN DELİ OLMASI


48- Hazret-i emîr-ül mü’minîn Alî “radıyallahü teâlâ anh” bir gün minbere çıktı. Buyurdu ki: “Ben Allah’ın kulu, Resûlü’nün kardeşi, Cennet kadınlarının seyyidesinin nikâhlısıyım. Her kim benden gayri bu davâda bulunsa, Allahü teâlâ hazretleri o kimseye belâ verir.” O mecliste olan bir kişi, dedi ki: “Allah’ın kuluyum ve Resûlü’nün kardeşiyim sözü kimseye hoş gelmez, bu söze kimse inanmaz.” O şahıs yerinden kalkmadan, aklını kaybedip, deli oldu. Onu, ayağından yapışıp, mescitten dışarı çıkardılar. Komşularından, ona dahâ önceleri böyle bir şey olmuş mu, diye sordular. Dediler ki: “Olmamıştı.” Herkes bildi ki, Emîr-ül Mü’minîn Alî’ “radıyallahü anh” tan dolayı deli oldu.



(Seyyid Eyyub bin Sıddık “Menâkıb-ı Çihâr Yâri Güzîn” 6. Bab, Altmışıncı Menâkıb; Şevâhid-ün nübüvve’den naklen)
______
 Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Ara
Cevapla
#28
ONU SEVMEYEN HARİCİNİN HALİ


49- İmâm-ı Müstagfirî “rahimehullahi teâlâ” (Delâ-il-ün nübüvve) adlı kitâbında, Firâs bin Amrdan “radıyallahü teâlâ anh” nakl eylemişdir. Ona Resûlullah “sallallâhu aleyhi ve âlihi ve sellem” hazretleri zemân-ı şerîflerinde bir baş ağrısı ârız oldu. Hazret-i Resûl-i ekrem “sallallâhu aleyhi ve âlihi ve sellem” iki gözü ortasını tutdu. Mubârek parmakları ile tutduğu yerden kirpi kılı gibi kıl çıkdı. O ağrı ondan gitdi. Hâricîlerin emîr-ül mü’minîn Alînin “radıyallahü teâlâ anh” üzerine hücûm etdikleri günde, Firâs de onlara uydu. O vakt o kıllar alnından döküldü. O sırada o ağrı tekrâr başladı. Ona dediler ki, bu iş sana hâricîlere uyduğun için hâsıl oldu. Tevbe ve istigfâr etdi ki, o kıl alnında çıkıp, o ağrı ondan temâmen gitdi.



(Seyyid Eyyub bin Sıddık “Menâkıb-ı Çihâr Yâri Güzîn” 6. Bab, Altmışyedinci Menâkıb; Şevâhid-ün nübüvve’den naklen)
______
 Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Ara
Cevapla
#29
ONA DİL UZATANIN MİMBERDEN DÜŞÜP ÖLMESİ


50- Abdüllah rivâyet eyler ki, İbrâhîm bin Sâlim Mahzûmî Medîne-i Münevverede vâlî iken, her Cum’a, halkı minber ayağına toplardı. Kendi minbere çıkıp, Aliyyül mürtedâ “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerine dil uzatır, kötülerdi. Bir Cum’a minber ayağında bana uyku galebe geldi. Rü’yâmda gördüm ki, Resûlullah “sallallâhu aleyhi ve âlihi ve sellem” hazretlerinin mübârek kabirleri açılıp, kâfurdan elbiseler ile çıkıp, geldi. Bana hitap edip, buyurdu ki: “Yâ Abdüllah! Seni bu habîsin kelimeleri üzmez mi?” Dedim ki: “Evet üzer yâ Resûlallah! Ammâ ne çâre, hâkimin hükmüne itâ’at ediyorum.” Buyurdu ki: Yâ Abdüllah! Allahü teâlâ ona ne yapacak, bak, gör!” Gözlerimi açıp, baktığımda, gördüm ki, minberden düşüp, helâk oldu.

(Seyyid Eyyub bin Sıddık “Menâkıb-ı Çihâr Yâri Güzîn” 6. Bab, Elliikinci Menâkıb; Şevâhid-ün nübüvve)
______
 Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Ara
Cevapla
#30
ANNESİNİ KURTARMASI


51- Hz. Ali’nin eşinin adı birçoklarınızın bildiği gibi Hz. Peygamber (saa)’in kızı Fatımatüz Zehra’dır. Annesinin adı da Fatıma bint Esed’dir.



Fatıma bint Esed, çocukluğunda birkaç Arap kızı ile çöle gittiler. Oynuyorlardı. Uzaktan bir aslan onlara doğru geliyordu. Fatıma’dan büyük kızların hepsi kaçtılar, yalnız Fatıma bint Esed, küçük olduğu için kaçamadı, ne yapacağını şaşırdı, hayran kaldı. Bu sırada çölden bir süvari peyda oldu, kılıcını çektiği gibi Arslanı iki parçaya böldü. Fatıma bunu görünce kendini süvarinin ayağına attı, boynunda olan gerdanlığı açarak ona hediye verdi.



Fatıma’nın baba ve annesi kızlardan hadiseyi duyunca ağlayarak çöle düştüler. Fatıma’yı selamette buldular. Onlar da bu sefer süvariyi aramaya başladılar, onu bulup Mekke’ye götüreceklerdi. Fakat onu bulamadılar, bulamayınca Mekke’ye döndüler.



Günlerden bir gün Allah’ın galip aslanı, çocukluk zamanında annesi ile şakalaşıyordu. Annesi ona dedi ki: “Ey oğul, sen henüz çocuksun, çocuklar anneleri ile şaka yapmazlar”

İmam Ali: “Anneciğim, aslanla süvarinin kıssasını ne çabuk unuttun. Seni aslanın elinden kurtaran o süvariyi hatırlayabilir misin?” diye sordu.

Hz. Fatıma sordu: “Benim ile o süvarinin arasında geçen olaya dair bir delilin var mı?”



İmam Ali elini koynuna götürdü, annesinin gerdanlığını çıkardı ve dedi ki: “Ey anneciğim, bak gör bakalım, bu gerdanlık aynı gerdanlık mı, değil mi?”



Hz. Fatıma: “Evet, aynı gerdanlık” dedi.



İmam Ali: “Aslanı öldüren ve seni ondan kurtaran ben idim” dedi.



(Op. Dr. Mehmet Ali Derman “Dört Büyük Halife” S.282 Osmanlı Matbaası İstanbul 1977)
______
 Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 2 Ziyaretçi

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping