Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
“Alevilerin yemeği yenmez” sözüyle aslında neye saldırıyorlar
#1
Din Kültürü öğretmeninin biri “Alevilerin yemeği yenmez” demişti. Aslında esas hedef alınan; laiklik ve laikliği önemseyenlerdir. Hatta laiklik karşıtı bile hedef alınabiliyor. Çünkü sadece Aleviler değil başkalarının da kestiğinin yenilmeyeceğine dair ifadeler var. Ders kitaplarında rahatlıkla kişi “tekfire düşmüş” (dinden çıkmış) veya “kafir” ilan edilebiliyor.

Anadolu İmam Hatip Liseleri’nde okutulan “Akaid” [1] ders kitabında tekfir; “Müslüman olduğu bilinen bir kişiyi inkar veya şirk özelliği taşıyan inanç, söz veya davranışlardan ötürü kafir sayma” şeklinde tanımlanıyor. Yani tekfir, “Başkaları tarafından bir şahsın küfrüne hükmedilmesi”dir.[2] Yani Müslüman sayılmamasıdır.

TEKFİR EDENİN KESTİĞİ YENMEZ, ERKEKSE MÜSLÜMAN BİR KADINLA EVLENEMEZ

İmanın şartlarından biri olarak “ikrar” dile getirilmiştir. Bir kimsenin iman ettiği, “ya kendisinin söylemesiyle veya cemaatle namaz kılmak gibi mümin olduğunu gösteren belli ibadetleri yapmasıyla anlaşılır.” Kitaba göre bu kimse mümin olarak tanınır. Mümine tanınan haklar konusunda şunlar yazılıdır:

“Müslüman muamelesi görür. Müslüman bir kadınla evlenebilir. Kestiği hayvanın eti yenir, zekât ve öşür gibi dinî vergilerle yükümlü tutulur. Ölünce de cenaze namazı kılınır, Müslüman mezarlığına defnedilir. Eğer bir kimse inancını diliyle ikrar etmezse ona, Müslüman’a özgü bu tür hükümler uygulanmaz.”[3]

Başka türlü söylenecek olursa inancını diliyle ikrar etmeyen kişinin kestiği hayvan yenmez, zekât ve öşür gibi dinî vergilerle yükümlü tutulmaz. Bu kişi erkekse Müslüman bir kadınla evlenemez imiş.

Dikkat edilirse dinsel vergilendirme olan öşürden bahsedilmektedir. Modern vergi hukukumuzda öşür yoktur.

GAYRİMÜSLİMLERİN DİNÎ KIYAFETLERİNİ GİYMEK, HAÇ TAKINMAK KAFİRLİK

 “Ef’al-i Küfür” kavramı tanımlanırken “İslam alimleri insanları küfre götürecek fiilleri ve davranışlar” ifadesi kullanılmış ve bu türden fiillere örnek olarak “puta tapmak, tapınmak amacıyla güneşe, aya, yıldızlara, ateşe veya herhangi bir şahsa secde etmek, tâzim ve hürmet kastıyla haç takınmak, gayri müslimlerin kendilerine mahsus dinî kıyafetlerini giyinmek ve iman esaslarından birinin inkârını gerektirecek tarzda sihir yapmak, kehanette bulunmak” fiilleri sıralanmıştır.[4]

Tekfir eden (dinden çıkan) gibi küfür fiillerinden birini işleyen kişi Müslüman kabul edilmemektedir.

Burada bazı soruları soralım:

Gayrimüslimlerin kendilerine mahsus dinî kıyafetlerini giyinmek nasıl oluyor?

İman esaslarından birinin inkârını gerektirecek tarzda sihir nasıl yapılır?

Kültürel birikime dayalı olarak devletlerin, insanlığın 40 yıl sonra ulaşacağı duruma ilişkin öngörüde bulunmak, kehanet mi sayılacak?

Bu sorulara kim yanıt verecek? Kişinin dinden çıktığına kim hükmedecek?

Diyanet İşleri Başkanlığı’nda komisyon mu kurulacak?

Anlaşılacağı üzere bu sorulara verilen yanıt bireylere bırakılmayacak, egemen din yorumunun temsilcileri karar verecektir. Hatta TV'lerde her gün birini tekfircilikle suçlayan kişiler de bu komisyonlar da yer alabilecektir.

BAŞKA KAFİRLİK SEBEPLERİ DE VAR

Bu sebeplerin neler olabileceğine dair kitapta şu ifadeler var:

“Dinen kesin biçimde sabit olan yani zarûrât-ı dîniyye kapsamına giren herhangi bir hususla alay etmek, bunlardan birisini hafife almak ve küçümsemek gibi davranışlar da kişinin küfre düşmesine sebep olacaktır. Nitekim Allah Teala, kendisini, Hz. Muhammed’in (s.a.v) yanı sıra geçmiş peygamberleri ve Kur’an’ı alay konusu yapıp küçümseyen münafıkların bu tavırlarına dikkat çekmiş, müminlere, dinî değerlere karşı alaycı tavır sergileyenlerden uzak kalmalarını emretmiş ve böylelikle bu tür davranışların da küfre götürdüğüne işaret etmiştir.”[5]

Bu davranışların neler olabileceğine dair “Hz. Peygamberin sözlerinin anlamsız ve yalan olduğunu iddia etmek”[6] örnek olarak sunulmuştur. Peygamberin sözlerini aktaranlar bilimsel bir ölçütle aktarmıyorsa kişi peygamberin sözleri arasında bağ kuramayabilir ve anlamsız bulabilir. Hadisler, hadis yazarlarının güvenirliği hususlarındaki tartışma bilinmektedir. Hala ilahiyatçılar hangi hadislerin güvenirli olduğunda karar birliğine varamamıştır. Kaldı ki karar birliği olsa da kişi, rivayete (aktarmaya) dayandığı için inandırıcı bulunmayabilir. Bu durumda kişi yukarıdaki satırların yazarlarına göre dinden çıkacaktır.

Peki kim, neye göre dinden çıkmasına karar verecek?

Yukarıdaki satırlarda bu sorunun yanıtı yoktur.

Egemen dini anlayıştan farklı din yorumunun, en küçük alaya almanın, gayrimüslümin giydiği din kıyafetinin kafirlik sayıldığı bir ortamda huzur olmaz. Böyle bir durumda aynı mezhebin içinde farklı din yorumu getirenler bile birbirine düşer ve milli birlik ortadan kalkar.

Görüldüğü gibi Akaid ders kitabının içeriği hoşgörüden, insan onuruna saygıdan uzak, bireyi toplumdan dışlamayı salık vermektedir. Böyle yetişen bir neslin hoşgörülü ve huzur içinde olacağı, milli birliği sağlamaya yönelik düşüneceği, davranacağı düşünülemez.

Laiklik yoksa özgürlük kalmaz, millet dağılır, huzur kalmaz. Bu bakımdan milletin de temeli olan, milleti bir harç gibi tutan laikliğe tutarlılıkla sahip çıkılmalıdır.

Dinden çıkanın kestiğinin yenmeyeceği, erkekse Müslüman kadınla evlenemeyeceğinin yazılı olduğu ders kitapları varken “şahsi” münferit deyip susarsak daha çok hakaret yenir. Ders kitaplarına karşı mücadeleyi ya büyüteceğiz ya da "şimdi yerel seçimlere hazırlanmalıyız sonra bakarız" diyeceğiz. Dahası seçimi de eğitim meselesi kazandırır, park bahçe vaadi değil. Çünkü laik, üniter, sosyal, hukuk devleti yapımızı önemseyen kesimin seçim başarısızlıklarındaki en önemli gerekçesi milletin dinle aldatıldığıdır. Ülkemizde bu davranışları “dinin gereğidir” diye kabullenecek yüzde birkaç kişi bile zor bulunur.

Bu bakımdan eğitimdeki, ders kitaplarındaki bu sıkıntıları milletimize anlatarak yerel seçimlerde avantaj yakalanabilir. 

Mustafa Solak

[1] Akaid; iman esaslarını açıklama, yorumlama, ispat etme ve savunma yoluyla Müslümanlar için yol gösterici olmayı hedeflemiştir. Bakınız: U. Murat Kılavuz, Nihat Morgül, Veli Karataş, Eba Müslim Yaşaroğlu, Ed. Ahmet Saim Kılavuz, Akaid, MEB Devlet Kitapları, Ankara, 2018, s.15.

[2] Age, s.37.

[3] Age, s.27.

[4] Age, s.38.

[5] Age, s.38.

[6] Aynı yer.
______
 Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping