10-13-2018, 06:39 PM
(…) Kalın parmaklı elleriyle dizlerini tuta tuta, ağır ağır doğruluyor… Şimdi bütün gövdesiyle ocağın kızıl aydınlığı içindedir. Yüzünü yandan görüyorum. Sakalı daha kırmızı, gözleri daha mavi gibi… Büyük düz bir burnu var. Kavga eder gibi konuşuyor:
“İsa Peygamber’in ölüsü etiyle, kemiğiyle, sakalıyla dirilecekmiş… Bu yalandır… Bedreddin’in ölüsü etsiz, kemiksiz, sakalsız, bıyıksız, gözün bakışı, dilin sözü, göğsün soluğu gibi dirilecek… Bunu bilirim işte…
Biz, Bedreddin kuluyuz. Ahrete, kıyamete inanmayız ki, dağılan bedenin yine bir araya toplanıp dirileceğine inanalım… Bedreddin yine gelecek diyorsak, sözü, bakışı, soluğu gelecektir diyoruz…”
Sustu, yerine oturdu… Dedem, Bedreddin’in geleceğine inandı mı, inanmadı mı, bilmiyorum. Ben dokuz yaşımda buna inandım, otuz… bu kadar yaşımda yine inanıyorum…
(Nâzım Hikmet / Resimli Her Şey dergisi, 9 İkinci Teşrin 1935)
“İsa Peygamber’in ölüsü etiyle, kemiğiyle, sakalıyla dirilecekmiş… Bu yalandır… Bedreddin’in ölüsü etsiz, kemiksiz, sakalsız, bıyıksız, gözün bakışı, dilin sözü, göğsün soluğu gibi dirilecek… Bunu bilirim işte…
Biz, Bedreddin kuluyuz. Ahrete, kıyamete inanmayız ki, dağılan bedenin yine bir araya toplanıp dirileceğine inanalım… Bedreddin yine gelecek diyorsak, sözü, bakışı, soluğu gelecektir diyoruz…”
Sustu, yerine oturdu… Dedem, Bedreddin’in geleceğine inandı mı, inanmadı mı, bilmiyorum. Ben dokuz yaşımda buna inandım, otuz… bu kadar yaşımda yine inanıyorum…
(Nâzım Hikmet / Resimli Her Şey dergisi, 9 İkinci Teşrin 1935)
______
Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..