09-09-2018, 10:26 PM
Bektaşi fena halde acıkmıştı. Aksilik bu ya, cebinde de parası yoktu. Bir lokantanın önünden geçerken dayanamadı, içeri girdi. Tıka basa doyuncaya kadar yedi. Sonra lokanta sahibinin yanma yaklaşarak konuşmaya başladı:
— İşler nasıl efendi?
— Eh, fena değil. Allaha şükür!
— Hep peşin mi verirler yediklerinin parasını müşterilerin?
— Elbette peşin verirler.
— Hiç vermiyen olmaz mı?
— Olur, ama pek seyrek.
— Peki, böyle yemek yeyip de parasını vermezse müşteri, ne yaparsın?
— Ne yapacağım, arkasına tekmeyi vurur, atarım dışarı keratayı.
Bektaşi hemen arkasını döndü, lokanta sahibine seslendi:
—Vur öyleyse!..
— İşler nasıl efendi?
— Eh, fena değil. Allaha şükür!
— Hep peşin mi verirler yediklerinin parasını müşterilerin?
— Elbette peşin verirler.
— Hiç vermiyen olmaz mı?
— Olur, ama pek seyrek.
— Peki, böyle yemek yeyip de parasını vermezse müşteri, ne yaparsın?
— Ne yapacağım, arkasına tekmeyi vurur, atarım dışarı keratayı.
Bektaşi hemen arkasını döndü, lokanta sahibine seslendi:
—Vur öyleyse!..
______
Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..