Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
İmam Bakır’ın Abdullah Sabbah ile konuşması
#1
Sonra Abdullah Sabbah,Bakır’l_ilmin başını ve yüzünü öperek ayağa kalktı.Dua ederek övgülerde bulundu ve “Ey Inananlar ve Müslümanlar;(Tanrı’nın)iyiliklerine ve nimetlerine and olsun.Yüce ve Kutlu Tanrı,Muhammed ve Ali Haktır,Haktır Ali ve Muhammed.Ey dağıtan ve bağışlayan Tanrı!Tanıklık ederimki sen bütün inananların Tanrı’sı ve yer ile göğün yaratıcısısın.Ey yüce ve kutlu olan yaratıcı Tanrı!”dedi.Bunları söylerken yere düşüp bayıldı.Kalkınca Muhammed Bakır’ı görmedi.Muhammed Mustafa’nın yüzünden nur ışığının yansıdığını, nurlu iki zülfünü öne doğru atarak
“Sübhanallah benim,yani “Temiz olan ve bütün sıfat ve vasıflardan arınmış olan Tanrı Benim”diyerek geldiğini gördü.
Bunu gören Abdullah tekrar yere düştü.
Kalktığında ,insanların Sultanı (Emirrülmümin)
Ali’nin” Elhamdülillah benim”
Yani “Yer ve göğün övgülerde bulunduğu o Tanrı Benim.”dediğini gördü.[K.17,44″O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur.”]
Abdullah tekrar yere düştü;başını kaldırdığında Ali’yi görmedi.
Fatıma’yı,başına yeşil örtü takmış ve üstüne ipek brokar giymiş olduğu halde ondan milyonlarca nur saçılarak
“Lâ ilahe illa ene’llah”,yani “ne Tanrılıkta ne de kullukta,ne gökte nede yerde yaratıcı(fâtır)Fatıma olan benden başka Tanrı yoktur.İnanların Ruhları’nın yaratıcısı benim .ve [K.59,24″O,yaratan ,var eden,şekil veren Allah’tır.En güzel isimler O’nundur.”]âyetindeki benim” dediğini gördü.
Sonra Abdullah tekrar secdeye kapandı.Kalkınca Fatıma’yı görmedi;Ali’nin oğlu Hasan’ın ayın on dördü gibi nur saçarak
“Allah’u Ekber benim “dedi.”Göklerden ve yerden daha büyük olan Tanrı benim “.Ve [K.59,24 “Allah,kendisinden başka Tanrı olmayandır.En güzel isimler O’nundur.”]âyetindeki benim dediğini gördü.
Sonra Abdullah tekrar kalkınca Hasan’ı görmedi.
Ali’nin oğlu Hüseyin’in dudak ve dişlerinin arasından ay ve Jüpiter’in ışık saçtığını gördü;onun çehresinde güneş de büyük âlemdeki güneşe galip geliyordu ve Abdullah’ı (güneş)yakacak korkusu sardı.
Hüseyin”Güç ve kudret ancak yüce ve Tanrıdadır”yani “Benden başka Tanrı yoktur.Kafirlere azap veren benim .Inananların kurtarıcısı benim.Ali’nin oğlu Hüseyin benim.Ali’nin oğlu Hasan benim.Fatıma_ı Zehra benim.Ali el_A’la benim .Muhammed Mustafa benim.”diyordu.Abdullah tekrar yere düştü;yeniden kalktığında Ali’nin oğlu Hüseyin’ı görmedi.Bakıru’l_ilmi_ O’nun selamı üzerimize olsun.İlk seferki gibi ,ay ve güneşi emri altına almış,dudak ve dişlerinin arasından yıldız gibi parlak sözlerin döküldüğü bir durumda gördü.Abdullah bu acaiblikleri görünce bayıldı;kendine gelince “Ey yüce ve Kutlu Tanrı,Muhammed ve Ali Haktır,Allah’ın övdüğü Mustafa ve Ehl_i Beyi’inin manevi üyesi Selman ve Ebu’l Hattab Haktır.Sen ilksin,sonsun,görünensin(zahir) gizli olansın (batın),sen herşeyi bilensin”. diyerek secdeye kapandı.Daha sonra Bakır’ın yanından çıkarak Mekke şehrinin ortalarına kadar gitti ve “Ey Mekke ve Medine halkı! Ey Basra ve Küfe halkı! Ey Fars ve Kirman halkı!Ey Arap Irak’ı ve Acem Halkı! Bana tanıklık ediniz ki benim Tanrım,Ali Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır’dan başkası değildir.Size tanıklık ederim ki on sekiz bin alemin Tanrısı odur.O,ilktir,sondur,görünendir(zahir),gizli olandır(batın),O,her şeyi bilendir “dedi.Sonra halk kümeler halinde toplandılar.Aralarında ayrılıklar oldu.”Abdullah Sabbah yolunu sapıttı”dediler.Daha sonra Ali Zeynel Abidin ve oğlu Bakıru’l_ilm(onların selamı üzerimize olsun),insanlar arasında meydana gelen fitne ve kargaşanın son bulması için Abdullah Sabbah’ın öldürülmesini ve Ateşte yakılmasını emretti ve”Bu adam deliydi”dediler.
Sonra Tanrı (Hüdavend) Bakır( onu )bağışladı ve şu ayeti okudu[ K.19, 11- 12″Bunun üzerine Zekeriya,mabetten kavminin karşısına çıkarak onlara: Sabah akşam tesbihte bulunun diye işaret verdi.Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl (dedik )ve daha çocukken ona hikmet verdik.”] Bakıru’l_ilm bu ayeti okuyunca ne ölü ne diri olan bir kişi [K.20,74″Orada ne ölür ne yaşar”] Fatma’nın odasının duvarından çıktı. Bakıru’l_ilm ona üfledi. Ay yüzlü O çocuğun dudak ve dişlerinin arasından ruh ortaya çıkınca,o kişinin ağzına girdi ve doğruldu.Tekrar [K.13,9″görüneni bilendir; büyüktür,her şeyden yücedir.”]ayetini okuyor ve bütün o aydınların huzurunda Bakır’ın Tanrılığına tanıklık ediyordu.
Bakır,”Ey Abdullah! Ne gördün ve nasıl durumdaydın “diye sordu. Abdullah şöyle yanıt verdi:Ey Tanrı ların Tanrısı ve bütün nurların nuru!Kendimi uykuda gördüm. Cennetteki köşklerde hurilerle beraber oturmuştum. Nurani ve Ruhani gençlerle beraber(birlikteydim)[K.55,72″Çadırlar içinde gizlenip duran huriler vardır.”]Muhammed, Ali, Fatma, Hasan,Hüseyin’ de gördüm. Bütün Cennet ehli onların Tanrılığına tanıklık ediyordu.Bende tanıklık ediyor ve “Allah tanıklık etti ki,kendisinden başka hiçbir Tanrı yoktur.O daima yaşayan,daima duran,bütün varlıkları ayakta tutandır.”diyordum.Seni de gördüm ey benim Tanrım yüzbin güneş ve ay senin dudak ve dişlerinin arasında doğuyordu. Uykumdan uyanınca, onların hiçbirisini görmedim;seni gördüm;benim ağzıma üfledin ve benim bütün vücudum konuşmaya ve tanıklık etmeye başladı.”Bakıru’l_ilm eve dönünce, çağdaşı olan aydınlar onun çevresinde toplandılar. Cabir Abdullah Ensari,Cabir Cufi,Ca’fer Cu’fi ve Sa’sa’a bin Savhan topluca dua edip övgülerde bulundular ve Bakır’â “Ey Zamanın sahibi! Abdullah Sabbah gerçeği söyledi, sen onu öldürüp yaktırdın. Onun söylediğinin karşılığı bu olmamalıydı.Onun tanıklık ettiği herşeye bizde tanıklık ederiz. Ama bu olanların ne anlama geldiğini bilmiyoruz.”dediler. Sonra Bakıru’l_ilm şöyle dedi:Ey aydın insanlar, bizim üzerimizden perdeyi kaldırmak tehlikelidir.Çünkü zahirin (şeriatın)altı bin yıllık döneminde bizim üzerimizden perdeyi kaldırmadılar ve (gerçeği)açık bir şekilde söylemediler.Kaim ortaya çıkınca bunun anlamı o zaman söylenebilir.Çünkü Yüce Tanrı Kaimle ortaya çıkacak. Bugün den tanıklık etmek eksiklik olur.Abdullah, bizim üzerimizden perdeyi kaldırdı.(Kim)bizim üzerimizden perdeyi kaldırırsa bizde onun perdesini kaldırırız.Ey aydınlar, ey kardeşlerim! Velayetle ortaya çıkan ve Halifeliğe ulaşan Tanrı mız emirül müminin Ali’nin zamanında Küfe şehrinde minarenin kendisine secde ettiğini ve bir daha kalkmadan öyle kaldığını biliyorsunuz. Gizlide ve açıkta bütün insanlar kesin bir ikrarla gönülden tanıklık ettiler.Ancak Ebu’l-Hattap bu nuru açıklayarak “Ey Arap ve Acem Halkı!Bana tanıklık ediniz ki on sekiz bin alemde Ali Bin Ebû Talibden başka Tanrı yoktur dedi. Bunun üzerine Mevla Babamız ,Ebu’l-Hattab’ı öldürtüp yatırma saydı dokuz yüz kırk yıl sonra söylenmesi gereken sözü o söyleyecekti. Sonra bütün insanlar özür dilemeye başladılar Cabir Abdullah Ensari ayağa kalkıp “Allah’ın dediği oldu; olmayanlar ise ancak o dilediği zaman olur. Emir Tanrı’nın dır. İstediğini yapar.” dedi. Talib Bin Abdullah ayağa kalkıp “bende babamın gördüğünü görmek için kendimi Mevla Bakır’â feda ederim. “dedi. Şam ve çevresinde ki Fedai ve Talibi mezhebi, Talib’in temelini attığı mezheptir. İsmaili mezhebi ise Ebu’l-Hattab’ın çocuklarının kurduğu mezheptir.Onlar bedenleri Cafer Sâdık’ın İsmail’den doğan çocuklarına feda ettiler ve zamanla böyle kaldı. Doğru yolu izleyene selâm olsun.
______
 Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping