09-25-2018, 11:28 PM
Bektaşi, ilerlemiş yaşına rağmen, hiç de hoşa gitmeyecek bir hastalığa tutulmuştu: Geceleri yatağım ıslatıyordu. Kaç doktora gittiyse, hiç biri bir çare bulamamıştı. En sonunda bir dostu, "yahu, bir de bir ruh hekimine (psikiyatriste) görünsene" dedi. Telkinle tedaviyi tavsiye etti. Bektaşi bu öğüdü de dinledi ve hemen ruh doktorunun muayenehanesine gitti.
Aradan bir hafta geçti. Öğüdü veren dostu, Bektaşi'ye tekrar rastladı. Fakat hayret! O eski kederli, asık yüzlü, utangaç adam gitmiş; sanki yerine sevimli, güler yüzlü, neşeli, kendinden emin biri gelmişti. Bektaşi:
— Sağol dostum, dedi. Bana ruh hekimine git demekle en büyük iyiliği yaptın. Sadece on seanslık bir tedavi ve...
— İyileştin, ıslatmıyorsun demek altını?..
— Yooo, ıslatıyorum gene... Ama artık bu halimden utanmıyor, bilakis gururlanıyorum. Çünkü doktor bana bunu telkin etti.
Aradan bir hafta geçti. Öğüdü veren dostu, Bektaşi'ye tekrar rastladı. Fakat hayret! O eski kederli, asık yüzlü, utangaç adam gitmiş; sanki yerine sevimli, güler yüzlü, neşeli, kendinden emin biri gelmişti. Bektaşi:
— Sağol dostum, dedi. Bana ruh hekimine git demekle en büyük iyiliği yaptın. Sadece on seanslık bir tedavi ve...
— İyileştin, ıslatmıyorsun demek altını?..
— Yooo, ıslatıyorum gene... Ama artık bu halimden utanmıyor, bilakis gururlanıyorum. Çünkü doktor bana bunu telkin etti.
______
Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..
Aşığın hikâyesini durmaksızın feryat eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor..